Dr. Paul NILLESEN
PricewaterhouseCoopers Advisory N.V.,
Partner & PricewaterhouseCoopers, Avrupa Yenilenebilir Enerji Lideri
——————————————————————————————
Dr. Fatih Cemil ÖZBUĞDAY
Türkiye Enerji Vakfı (TENVA) Araştırma Direktörü &
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent
Enerji sektörü son zamanlarda hızlı ve son derece büyük bir dönüşüm yaşamakta. Bu dönüşümün bir ayağı üretimin organizasyonu tarafında: Merkezi olarak yapılan büyük ölçekli üretimden küçük ölçekli üretime bir geçiş olduğunu görüyoruz. Söz konusu değişimin bir diğer ayağı üretim araçlarının teknik ve teknolojik kapsamı ile alakalı: Termodinamikten elektroniğe bir kayma söz konusu. İlgili değişimin bir başka ayağı ise piyasa yapısını ilgilendirmekte: devlet desteklerinin ve devlet müdahalesinin daha yaygın olduğu bir yapı giderek hâkim olmakta. Böylesi bir dönüşümün gerçekleştiği enerji piyasalarında geleneksel tedarik firmaları da birçok faktör tarafından olumsuz yönde etkileniyor. Bu faktörlerin arasında yeni gelişen yenilenebilir enerji teknolojileri, bilgi teknolojileri, tüketici talebinin evrimi ve hükümetlerin karbon ve yenilenebilir enerji politikaları sayılabilir. Bütün bu unsurlar geleneksel şebeke firmalarının iş modellerini tehdit altına alıyor.*
Geleneksel tedarik firmalarının iş modeli hacimsel tarife temelli gelir toplanmasından ibarettir. Ancak böylesi bir iş modeli son yıllarda baskı altında. Özellikle gelişmiş piyasalarda, yerinde elektrik üretiminin yaygınlaşması ve üretici-tüketicilerin yaygınlaşmasıyla geleneksel tedarik firmaları için yeni bir iş modeli ihtiyacı hâsıl oldu. Her ne kadar bu problemler gelişmiş ve oturmuş piyasalarda faaliyetlerini sürdüren tedarik firmaları için görülse de, diğer gelişmekte olan piyasalarda da görülmeleri ihtimal dâhilinde.
Elektrik Tedarik Firmalarının Geleneksel İş Modeli ve Evrimi
Geleneksel elektrik tedarik firmalarının değer zinciri oldukça basittir: merkezî olarak ve büyük ölçekte üretilen elektrik önce belli noktalara iletilmekte, oradan da nihai tüketiciye dağıtılmaktadır. Burada elektrik üretimi, temel yük için etkin bir portföyü bulundurmaya ve talebin yük profilini karşılamak için esnek üretim olanaklarına sahip olmaya odaklanmıştır. Şebeke altyapısının rolü ise, şebekedeki dengeyi sağlamak, yeterli derece kapasitenin olduğundan emin olmak ve talebi karşılayabilmek için uzun vadeli planlamayı yapabilmekten ibarettir. Elektrik tedarikçileri veya perakendecileri bedelleri tek bir faturada toplanan bütün bu hizmetlerin karşılığını nihai tüketicilerden tahsil ederler.
Yerinde üretimin yaygınlaşması ile birlikte elektrik arz zincirindeki tek-yönlü bu yapı, çok yönlü bir sisteme dönüşmüştür. Artık sadece elektrik tüketmenin ötesinde, tüketiciler elektrik de üretebilmekte veya taleplerini düşürmekte, akabinde ellerindeki elektrik fazlasını şebekeye geri vermektedirler. Bununla birlikte, akıllı şebekeler ve akıllı sayaçlar gibi bilgi teknolojilerindeki ilerlemeler sayesinde, tüketimin zamanı ve miktarı üzerinde daha fazla denetim olanağı ortaya çıkmış ve tüketim kalıpları değişmiştir. Üretici-tüketiciler kendi elektrik taleplerini kısmen karşılarken geriye kalan elektrik ile düşük-voltajlı şebekeyi besleyebilmektedir. Ancak bu duruma rağmen, üretici-tüketiciler tepe noktasındaki veya acil durumlardaki enerji taleplerini karşılamak için halen üst akış üretime bağımlıdır.
Değişen ve evrimleşen gelecekteki bu piyasa yapısında üretim, merkezî ve kontrol edilebilir olmaktan ziyade karmaşık bir şekilde sistemin içinde dağılmış ve şebekede yeni kısıtlar ortaya çıkmıştır. Yeni piyasa yapısında darbeli solar PV üretimini ve küçük-ölçekli rüzgar güç santrallerini akıllı sistemleri de kullanarak dengelemek giderek daha önemli hâle gelmektedir. Tüketiciler geleneksel tedarik firmalarının temel taşı olacak ve ellerindeki enerji üretimi, yönetimi ve tüketimi araçlarıyla geleneksel değer zincirini dönüştüreceklerdir. Bu bağlamda birçok yeni önemli sorun ortaya çıkmaktadır: yeni sistemi dengeleyecek ve işletecek olan kimdir? Devletin ve düzenleyici kurumun yeni rolü ne olacaktır? Görevli tedarikçilerin ilave sorumlulukları ne olacaktır? Kim kime neyi ödeyecektir? Bu yeni sistemde vergilendirme ve destekleme nasıl yapılacaktır?
Yeni İş Modelleri ve Değişen Piyasada Başarılı Olma
Enerji şebeke endüstrilerinin dönüşüm sürecinde temel soru değerin nerede olduğu ve kimin tarafından elde edildiğidir. Örneğin elektrik perakende satışı sektöründe platform piyasalarının unsurlarının gözlenmeye başlamıştır. Üretimi tahmin edemeyen tedarikçi ile enerji talep yönetimine aktif olarak katılmaya başlayan tüketici arasında aracı olarak bir eşleştiriciye ihtiyaç vardır. Elektrik perakende satışında katma değer ise, talebi karşılamakta değil arz ile talep arasında bu eşleştirmeyi yapabilmektedir. Ancak eşleştirme hizmetinden ortaya çıkacak olan değer ancak altyapı alanında (depolama, esnek üretim vs) ve bilgi teknolojilerinde (algoritmalar vs) birtakım pazara giriş engelleri varsa elde edilebilir. Öte yandan piyasadaki hızlı gelişim ve değişimin yıkıcı yapısı piyasaya giriş engellerinin düşük olacağına ve zamanla ortadan kaybolacağına işaret etmektedir. Bu noktada piyasa oyuncuları için zorluklardan birisi de rekabetin sadece geleneksel enerji firmalarından değil aynı zamanda perakende, otomotiv, mobilya ve çoklu medya gibi komşu ancak enerji piyasasından ayrı piyasalardan gelmesidir.
Bir mobilya üreticisi olan IKEA 2014 yılı itibariyle Britanya’daki 17 mağazasında solar panel paketleri sunmaya başlamıştır. IKEA’nın perspektifinden bakıldığında böylesi bir pazarlama farklı bir değer sunmanın doğal bir yolu olsa da geleneksel şebeke firması için yeni bir tehdittir. Öte yandan SolarCity firması tedarik firmaları için daha farklı bir tehdit oluşturan bir strateji izlemektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde SolarCity firması ev sahiplerine solar paneller kiralamakta ve 20 yıllık sürelerle aylık ödemeler yapmalarına izin vererek müşterilerinin büyük ölçekli başlangıç maliyetlerinden kaçınmalarını sağlamaktadır. Bunun sonucunda da firma, müşterileri ile uzun-vadeli bir ilişki geliştirmekte ve tedarik firması ile olan geleneksel ilişkiyi zayıflatmaktadır. Dahası, bankaların tutsatlarda yaptığı gibi şirket bu solar paneli kiralarını menkul kıymet haline dönüştürerek yatırımcılara sunmaktadır.
E.ON firması yöneticileri artık geleneksel üretimin ana gelir kaynağı olmayacağını, piyasada odağın tüketicilere elektriklerini en etkin bir şekilde üretmek ve tüketmek konusunda hizmet sunmanın üzerinde olacağını belirtmişlerdir. Ayrıca sözü edilen piyasanın büyüklüğünün 100 milyar Euro civarında olduğunu tahmin ettiklerini de eklemişlerdir. Bahsi geçen piyasa büyüklüğü tahmini ve ilgili görüşler Lawrence Berkeley National Laboratory tarafından yayımlanan bir rapor tarafından da desteklenmiştir**. Rapora göre enerji hizmetleri firmalarının büyümesi 2009-2011 yılı dönemi süresince % 9 olup, Amerika Birleşik Devletleri ekonomisinin gayri safi milli hasılasındaki büyümenin üzerindedir. Bu verilere dayanarak, 2020 yılında sadece Amerika Birleşik Devletleri için yıllık 15 milyar dolarlık bir piyasanın oluşacağı tahmin edilmiştir. Toplam enerji piyasasıyla karşılaştırıldığında bu rakam belki çok büyük değildir, ancak yine de daha da büyüyerek şebeke firmalarının geleneksel iş modellerini tehdit etme potansiyelini göstermektedir.
Bununla birlikte, Lawrence Berkeley National Laboratory tarafından yayımlanan rapor bir ikileme de işaret etmektedir. Bu yeni piyasa, gelir artışı için fırsatlar sunmakta iken, aynı zamanda enerji hizmetleri firmaları tüketicilere enerji tasarrufu konusunda yardım ederek tedarik firmalarının gelir akımlarında yıllık yaklaşık 4 milyar dolarlık bir azalmaya neden olmaktadır.
Gelirlerin azaldığı bu yeni piyasa yapısında bazı yeni oyuncular talep duyarlılığı ve dengeleme piyasasına girmektedir. Örneğin REstore firması talep yönetimi hizmetleri sunan küçük ve yeni bir firmadır. Firma, iki-taraflı bir piyasada endüstriyel tüketicilere taleplerini azaltmaları karşılığında ödeme yaparken iletim sistemi işleticilerine yük-atma opsiyonu sunmaktadır.
Tedarikçi ile tüketici arasında eşleştirme görevini üstlenen ve tedarik şirketleriyle nihai kullanıcılar arasında aracı olan yeni şirketler, özellikle küçük-ölçekli yenilenebilir enerji üretiminin sisteme entegre edilmesinde kritik öneme sahiptir. Çarpıcı bir örnek olarak Almanya’daki Next Kraftwerke verilebilir. Bu şirket yüzlerce küçük-ölçekli yenilenebilir enerji üreticisini uzaktan erişim vasıtasıyla sisteme bağlayarak üretilen elektriğin toptan satış piyasasında satılmasını mümkün kılmış ve sanal bir enerji santrali olarak 2012 yılında 1 Twh’lik bir satış gerçekleştirmiştir.
Dönüşümün Öncüsü Kim Olacak?
Bütün bu sözü edilen dönüşümde geleneksel yerleşik tedarik firmalarının pozisyonu önem kazanmaktadır. Bu şirketler bizzat dönüşümün öncüsü mü olacaklar yoksa dönüşümü geriden mi takip edecekler sorusu ilgili paydaşları meraklandıran önemli bir sorudur. Geleneksel tedarik firmaları, piyasaya yeni girenlerle kavga etmektense, bu firmaları benimseyebilir, destekleyebilir ve kendi işlerinin dönüşümünü sağlayabilir. Bu noktada yanıtlanması gereken sorular, yerleşik oyuncuların herkesin kullanmak isteyeceği bir platform veya hizmet standardı yaratma fırsatlarının olup olmayacağı, tüketicilerin akıllı sayaçlar, bilgi teknolojileri gibi konularda geleneksel firmalara bir rol biçip biçmeyeceği ve yeni oyuncuların piyasaya girip girmeyeceğidir.
*”Bu yazı Enerji Panorama dergisinin Nisan 2015 sayısı için hazırlanmış ve yayınlanmıştır. Yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Türkiye Enerji Vakfı’na aittir. Tekrar yayınlanması halinde kaynak gösterilerek bu sayfaya aktif bağlantı sağlanması zorunludur.”
** Lawrence Berkeley National Laboratory (2013), Current Size and Remaining Market Potential of the U.S. Energy Service Company Industry