Dr. Fatih Cemil Özbuğday
TENVA Araştırma Merkezi Direktörü
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İktisat Bölümü
Herhangi bir piyasada fiyat oluşumu temelde mikro düzeyde etkinliklerden kaynaklanmaktadır. Bireysel tüketicilerin taleplerinin toplamı ile bireysel üreticilerin arzlarının kesiştiği noktada denge fiyatı oluşur ve talebi ve arzı değiştiren her şey fiyatı da etkiler. Petrolün fiyatı da temel olarak petrol arzını ve petrol talebini etkileyen mikroekonomik dinamikler tarafından şekillenmektedir. Bir mikroiktisatçı olarak, petrol fiyatlarında son zamanlarda görülen düşüşün de temelde birazdan sözünü edeceğim mikroekonomik dinamiklerden kaynaklandığını düşünmekteyim.
Petrol Fiyatlarının Son Zamanlardaki Seyri
Aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi Haziran 2014’ten bu yana hem Brent spot fiyatında hem de WTI (West Texas Intermediate) spot fiyatında düşüşler gözlenmekte. Buradaki kritik soru ise bu değişimin nedenleri ve olası etkileri. Öncelikle petrol fiyatlarının belirleyicileri ve değişiminin nedenleri üzerine odaklanalım.
Petrol Fiyatlarındaki Değişimi Nasıl Tahmin Edebiliriz?
Hamilton (2008) ’a göre petrol fiyatlarında meydana gelen değişiklikleri anlamak için 3 temel yöntem vardır:
• Geçmiş verideki korelasyonları istatistiksel yöntemlerle araştırmak • Petrol fiyatlarının zaman içinde nasıl değişeceğine ilişkin finansal ekonomi yazınının yöntemlerini kullanmak • Arz ve talebin temel belirleyicilerini ve gelecekteki yönünü araştırmak
Birinci yöntem kullanılarak yapılan analizlerde petrol fiyatlarının tahmin edilemediği görülüyor. Yani, herhangi bir zaman periyodundaki petrol fiyatının bir önceki dönemin faiz oranı, büyüme oranı ya da petrol fiyatı gibi başka bir değişken kullanılarak tahmin edilmesi istatistiksel olarak mümkün olmamış. Daha teknik bir ifade ile petrolün reel fiyatı sürüklenmeyen rassal yürüyüşü takip etmekte ve önceden tahmin edilememekte.
İkinci yöntemde ise geleceğe yönelik fiyat beklentilerinden yola çıkarak yapılan finansal sözleşmelerde yazılan rakamların gerçekleşen petrol fiyatlarına ne kadar yakınsadığına bakılmakta. Ancak yine bu yöntemde de petrol fiyatlarının sağlıklı bir şekilde tahmin edilmesi mümkün olmamış.
Üçüncü ve son yöntemde ise mikroiktisadi bir perspektiften yola çıkarak petrol arzı ve petrol talebinin nasıl değiştiğine bakılarak petrol fiyatlarının davranışı açıklanabilir veya nasıl değişeceğine bakılarak petrol fiyatları öngörülebilir. Örneğin gelişmekte olan büyük ülkelerde yaşanan petrol talebi patlaması petrolün fiyatlarını yukarı çekerken, OPEC ülkelerinin petrol arzını genişletmesi fiyatlarda aşağı doğru bir hareketi doğurmakta.
1980’lerde petrol fiyatlarının seyrini hatırlayalım. “1980s Oil Glut” (1980’lerin Petrol Arzı Fazlası) olarak bilinen vakada, 1970’lerin enerji krizi sonrasında düşen petrol talebi neticesinde oluşan petrol arzı fazlası, dünya petrol fiyatlarında 6 yıl sürecek olan bir düşüşü beraberinde getirmişti. Bunun temel sebebi ise 1970’lerdeki krizlerden ötürü büyük ülkelerdeki ekonomik aktivitelerde görülen yavaşlama, petrol arzında OPEC üyesi olmayan ülkelerin (Sovyetler Birliği) payının artması ve OPEC üyesi ülkelerin aralarında anlaşamaması sonucu Suudi Arabistan’ın anlaşmayı bozan ülkeleri cezalandırmak için üretimi artırmasıydı. Bütün bunlar bir piyasada fiyatın oluşumunu belirleyen temel mikro-dinamiklerin birer örneğiydi (talepteki azalış, arzdaki artış).
Son Zamanlarda Neler Oldu?
Son zamanlarda petrolün fiyatındaki düşüşleri de temel mikro-dinamikler çerçevesinde okumamız gerekir. Talep tarafına baktığımızda büyük petrol tüketicileri arasında olan Avrupa ve Asya ülkelerinde ekonomik büyümenin yavaşlamasının petrol talebini daralttığına şahit oluyoruz. Bununla beraber Asya ülkelerinde enerji desteklerinin azaltılmasının da petrol talebini dizginlediğini gözlemliyoruz.
Arz tarafında ise şu ana kadar yapılan analizlerde karşımıza çıkan başlıca ortak noktanın aşağıdaki grafikte de görüleceği üzere dünyanın en büyük petrol tüketicisi Amerika Birleşik Devletleri’nde kaya (şeyl) petrolü üretiminin önemli oranda artması olduğunu görüyoruz.
Arz tarafında yaşanan değişikliklerden bir başkası da Libya’daki üretimin artması. Buna göre Kasım 2014 sonu itibariyle Libya günlük 1 milyon varillik bir üretim seviyesine ulaşacak (Mayıs ayında bu rakam günlük 200,000 varildi) ve bu rakamın 2015 yılı başı itibariyle günlük 1.2 milyon varile çıkması bekleniyor. Bu durumun doğal bir sonucu da Dünya petrol arzında yaşanan fazlalık.
Arz tarafında bir başka önemli değişim ise OPEC ülkeleri arasındaki fiyat savaşları. Özellikle ABD’de kaya petrolünün etkisiyle enerji ithalatının azalması ve Asya’daki ekonomik durgunluk neticesinde pazar paylarını korumak isteyen OPEC üyeleri fiyat rekabetine giriştiler. Mesela geçtiğimiz ay içerisinde Suudi Arabistan ve Kuveyt, müşterileri olan Asya ülkelerine Birleşik Arap Emirlikleri’ninkilerden de aşağıda fiyatlar uyguladılar. Özetle, şu anda OPEC içerisinde bir fiyat savaşı söz konusu.
Arz ve talepte yaşanan bütün bu güncel değişiklikler, petrolün fiyatında son zamanlarda görülen düşüşleri açıklamakta. Bu noktada önemli bir soru ise petrol fiyatında gözlemlenen bu değişimlerden kimin nasıl etkileneceği.
Petrol Fiyatlarındaki Düşüşten Kim Kazanacak, Kim Kaybedecek?
Petrol fiyatlarındaki değişimin etkileri hakkında emin olduğumuz bir gözlem varsa o da petrol fiyatındaki artışların petrol fiyatındaki düşüşlerden daha önemli olduğudur. Örneğin, petrol fiyatlarında bir artış reel çıktıyı olumsuz olarak etkilerken, petrol fiyatlarındaki bir düşüşün reel çıktı üzerinde net bir olumlu etkisi bulunamamıştır (Cologni ve Manera, 2008). Yani, petrol fiyatlarındaki artış ve azalışların makroekonomik etkileri asimetriktir. Dolayısıyla buna dayanarak, genel olarak Dünya’nın reel üretiminde veya gelirinde bir artış beklemek biraz naif bir beklenti olacaktır.
Petrol ithal eden ülkelerin –ki buna Türkiye de dâhil- söz konusu fiyat düşüşünden olumlu etkilenmesi beklenebilir. Nihayetinde fiyattaki düşüş petrol faturasını aşağı çekecektir. Ancak petrol fiyatlarındaki düşüş nihai fiyatlara yansıtılmadığı sürece tüketicilerin petrol fiyatındaki düşüşten faydalanmaları beklenemez. İktisat yazınının konuyla ilgili araştırmalarına baktığımız zaman benzinin perakende fiyatının petrol fiyatındaki artışlara çok çabuk tepki gösterdiği, öte yandan petrol fiyatlarındaki düşüşe daha geç duyarlı hale geldiği anlaşılmaktadır. Bunun en önemli nedeninin ise perakende satıcıların sahip olduğu pazar gücü olduğu görülmektedir.
Petrol talebinin fiyat esnekliğine baktığımız zaman kısa vadede -0.05’lik, uzun vadede ise -0.3’lük bir esneklikle karşılaşıyoruz (Smith, 2009) . Yani, petrolün oldukça inelastik bir talep esnekliği var. Dolayısıyla, petrol fiyatında meydana gelen bir düşüş, petrol satıcıların gelirlerini düşürecektir. Bu durum özellikle İran, Venezuela ve Rusya gibi bütçe disiplinleri petrol gelirlerine bağlı olan ve saldırgan dış politika güden ülkeleri zor durumda bırakacaktır. Öte yandan çok yüksek enerji destekleri veren Mısır, Brezilya, Endonezya gibi ülkelerin bütçeleri üzerindeki yükün de petrol fiyatındaki bir düşüşün ardından hafiflemesi beklenebilir.
Bundan Sonra Ne Beklenebilir?
Peki, bundan sonra petrol fiyatlarında nasıl bir değişim bekleyebiliriz? Öncelikle, petrol fiyatları uzun soluklu bir aşağıya doğru trendi kaldıramaz. Hem kaya petrolünün üretiminin ekonomik kalması hem de yeni petrol sahalarının keşfi ve üretim teknolojilerinin geliştirilmesi yatırımı belli bir petrol fiyatı seviyesini gerekli kılmaktadır. Buna ilaveten, Asya’da ve Avrupa’da ekonomik iyileşmeyle, petrol fiyatları mikroiktisadi dinamikler tarafından yeniden uyarlanacaktır.
Kaynaklar:
1. Hamilton, J.D. (2008). Understanding Crude Oil Prices. NBER Working Paper, w14492 2. http://online.wsj.com/articles/libya-to-produce-million-barrels-of-oil-a-day-this-month-1412957445 3. http://online.wsj.com/articles/opec-members-discord-adds-to-slide-in-oil-prices-1412361852 4. Cologni, A. ve Manera, M. (2008). Oil prices, inflation and interest rates in a structural cointegrated VAR model for the G-7 countries. Energy Economics, 30(3): 856-888. 5. Smith, J.L. (2009). World oil: market or mayhem? Journal of Economic Perspectives, 23(3): 145-164.