0.5 C
Ankara
Saturday, December 21, 2024
spot_img

“Mısır, Türkiye’nin “hub” olma hedefini sekteye uğratabilir”-“Turkey’s “becoming hub” taget may come to a standstill because of Egypt”*

Serhan ÜNAL-TENVA Direktör

Serhan ÜNAL @Twitter

Mısır’ın güçlü altyapısını harekete geçirecek yeni doğal gaz keşifleri yapması, Rusya ile güçlenen ilişkileri, Türkiye’nin ‘bölgesel hub’ olma hedefini sekteye uğratma potansiyeline sahip. Yeni keşifler, atıl duran LNG tesisleri ve boru hattını faaliyete geçirerek Mısır’ı yeniden hem Orta Doğu hem de Avrupa’nın doğal gaz tedarikçisi yapabilir.*

Türkiye ve Mısır, ikili ilişkilerinin en iyi döneminde bile rakip pozisiki rakip olan Mısır ve Türkiye Mısır ve Türkiye ikili ilişkilerin en iyi olduğu dönemlerde bile her zaman bölgedeki iki büyük rakip olarak pozisyon almışlar ve bunun bir yansıması olarak her zaman örtülü veya açık rekabet halinde olmuşlardır. Bu durum da dikkate alındığında, Mısır’ın, Türkiye’nin bölgesel enerji merkezi olmaya yönelik girişimlerini sekteye uğratacak girişimlerde bulunmasına yönelik karar ve uygulamaları hayata geçirmesi kuvvetle muhtemel olarak masada yer duruyor. Mısır’da gerçekleştirilecek yeni doğal gaz keşifleri ile İsrail ve Kıbrıs adası açıklarında bulunan gazın ticarileştirilmesine yönelik sürecin belirsizliklerini halen koruması, Mısır’a hali hazırda politik bir avantaj sağlıyor. Başka bir deyişle, Mısır’ın kendi politikalarını ve uygulamalarını içinde bulunduğu sıkıntılı durumda hayata geçirmesi için gerekli zamanı sağlıyor.

Doğu Akdeniz bölgesindeki siyasi ve ekonomik gelişmeler, bir süredir geçmişe oranla daha da yakından izleniyor. Bölge ülkeleri arasında hassas dengelere bağlı olarak yürütülmeye çalışılan siyasi ve ekonomik ilişkiler sebebiyle, bölgede meydana gelen her türlü gelişme, beklenenden daha fazla olumlu veya olumsuz etki gerçekleştirebilme potansiyeli taşıyor. Bu bağlamda, bölgede gerçekleştirilen açık deniz doğal gaz keşifleri de yoğun bir şekilde yaşanan siyasi gerilimlere bir yenisini daha ekleme potansiyeline sahip olduğu gibi, kronikleşen bölge gerilimlerinin çözüme kavuşturulması için katalizör olma potansiyeline de sahip…

Doğu Akdeniz’deki gelişmelerin analizi, Türkiye’nin enerji stratejisi ve bu çerçevede yürüttüğü enerji diplomasisi açısından da bir gereklilik… Bu çerçevede, Mısır Petrol Bakanı Tarek El Molla’nın 2 Şubat 2017 tarihinde yaptığı Mısır’ın, 2017 yılının ikinci yarısında yeni doğal gaz keşifleri ilan edebileceği ve 2019 yılı itibarıyla Mısır’ın doğal gaz açısından kendi kendine yetebilecek düzeye gelebileceğine dair açıklaması büyük önem taşıyor. Bu açıklama ile birlikte, Mısır Ulusal Doğal Gaz Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Mohamed El Masry tarafından basına verilen demeçte ise Mısır’ın, 2019 yılından itibaren doğal gaz ihraç eden bir ülke konumuna gelebileceği ifade edildi.

Yeni keşifler Türkiye’nin bölgesel rolünü altüst edebilir

Bu açıklamaların ardından, enerji uzmanı Dr. Micha’el Tanchum konu ile ilgili değerlendirmelerini 7 Şubat 2017 tarihli Hürriyet Daily News gazetesinde paylaştı. Tanchum’un değerlendirmelerini şöyle özetleyebiliriz: Mısır’ın yakın zamandaki en önemli doğal gaz keşiflerinden biri olan Zohr sahasından üretilecek gazın büyük bir bölümünün, Mısır iç piyasasında tüketilmesi bekleniyor. Bu durumda, Shouruk sahasında keşfedilecek yeni bir doğal gaz rezervi, ülkenin hali hazırda faaliyet göstermeyen LNG tesislerine doğal gaz tedariki sağlamak üzere kullanılabilir. Bununla birlikte, Mısır’da yeni keşfedilecek herhangi bir doğal gaz rezervinin komşu ülkelerdeki (İsrail, Güney Kıbrıs, Filistin ve Lübnan)  doğal gaz arzı ile birlikte değerlendirilmesi durumunda Mısır, doğal gaz ticareti alanında net ihracatçı bir pozisyona geçebilir ve yıllar sonra tekrar Avrupa’nın önemli LNG tedarikçilerinden biri haline gelebilir. Rus şirketi Rosneft’in, Zohr sahasının yüzde 30’luk hissesini satın alması ve beraberinde gelen politik mesajlardan, Rusya ile Mısır arasında özellikle petrol ve doğal gaz alanında işbirliği hususunda önemli bir mutabakat sağlandığı anlaşılıyor. TANAP projesinin, belirlenen programın önünde yürütülmesiyle güçlenen, Türkiye’nin, Rusya harici ülkeler menşeli doğal gazın taşınması için stratejik bir transit ülke olma yönündeki sağlam adımları ve bölgesel bir doğal gaz ticaret merkezi olmaya yönelik hedeflerinin, Mısır’ın yeniden doğal gaz ihracatçısı bir ülke olması ile zarar görebileceği değerlendiriliyor. Rusya’nın, Mısır doğal gaz piyasasında önemli bir oyuncu olarak yer alması ve iki ülke arasındaki mutabakatın, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakerelerden Türk Akımı projesine kadar pek çok alanı etkileyebileceği hususuna dikkat çekiliyor.

Mısır’ın doğal gaz üretim, tüketim ve altyapısı

Tanchum’un bizim de katıldığımız değerlendirmelerini analiz etmeden önce, Mısır’daki en son gelişmeleri daha iyi anlamak, ülkenin doğal gaz üretim, tüketim ve altyapı imkanları ile ilgili kısa bir bilgiye değinmek yerinde olacak. Afrika’nın en büyük petrol ve doğal gaz tüketicisi olana Mısır, birincil enerji kaynakları tüketimi açısından, doğal gaza yüzde 53 oranında bağımlı. Tüketilen doğal gazın büyük bir bölümü elektrik üretimi amaçlı kullanılıyor.

Mısır, yakın zamana kadar doğal gaz ihraç eden bir ülke konumundaydı ancak gerek Arap Baharı ile birlikte ülkede yaşanan gelişmeler gerek düşen üretim miktarı ve artan iç talep nedeniyle doğal gaz ihracatı önemli oranda azaldı. Hatta 2015 yılında iç tüketimi desteklemek üzere LNG ithalatına başladı. Uzun bir süre, önemli bir bölümü Avrupa Birliği ve Asya ülkelerine olmak üzere LNG, Ürdün, Suriye ve İsrail’e de boru hattı üzerinden doğal gaz ihracatı yapan Mısır’da hali hazırda önemli bir kapasite ile faaliyet gösterebilecek doğal gaz ihracat altyapısı bulunuyor. Ülkede, toplam kapasitesi yıllık yaklaşık 17,5 milyar metreküp olan iki adet LNG tesisi var, olup bunlardan birisi Dimyat’ta bulunan ve İspanya-Mısır konsorsiyumu SEGAS tarafından işletilen tesis, diğeri ise ana hissedarları British Gas ve Petronas olan ve Mısır LNG şirketi tarafından işletilen, 10 milyar m3 kapasiteli İdku LNG tesisi. Söz konusu iki LNG tesisinden SEGAS tarafından işletilen tesis, mevcut durumda doğal gaz üretiminin iç tüketim amaçlı kullanılmasından kaynaklanan gaz tedarik yetersizliği sebebiyle faaliyet göstermiyor. 7,5 milyar metreküp kapasiteli diğer LNG tesisi ise sınırlı bir kapasiteyle faaliyetlerini sürdürüyor.

Mısır’ın ihracat altyapısını güçlü kılan bir başka tesis ise Ürdün, Lübnan, Suriye ve İsrail’e uzanan yıllık 10,3 milyar metreküp maksimum kapasiteli Arap Gaz Boru Hattı. Pek çok terör saldırısı sebebiyle gaz akışı defalarca sekteye uğramış olan boru hattı, 2013 yılından itibaren tekrar faaliyete geçse de Mısır tarafından gaz tedariğinin yetersizliği sebebiyle, boru hattı yeterli düzede kullanılmıyor.Kaynak: İnterfax http://interfaxenergy.com/gasdaily/uploads/articles/1411135463.jpg

Ayrıca Mısır, Süveyş kanalı sayesinde Basra körfezi menşeli doğal gazın Akdeniz ve AB ülkelerine LNG olarak iletilmesinde önemli bir güzergah olarak yerini koruyor. Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bilgi İdaresi verilerine göre, Süveyş Kanalı’ndan transit taşınan LNG miktarları, yıllara göre şu şekildedir: 2011’de 60, 2012’de 43 ve 2013 ve 2014’te 34’er milyar m3. 

Mısır’daki gelişmelerin Türkiye üzerine etkileri

Bütün bu bilgiler ve değerlendirmeler ışığında, Mısır’ın yeni doğal gaz keşiflerinin Türkiye üzerine etkilerini değerlendirecek olursak, Mısır’ın yeni gaz keşiflerinden elde edeceği üretim fazlasını komşu ülkelerin doğal gaz arz fazlaları ile birlikte değerlendirerek, Avrupa’nın LNG ithalatında yeniden önemli bir tedarikçisi olabileceği değerlendirmesi yapılabilir. Yukarıda kapasitelerine ve kullanım durumlarına yer vererek sunduğumuz hali hazırdaki düşük kapasitede kullanılan veya faaliyet dışındaki LNG tesisleri ve boru hattının aktif kullanıma geçirilmesi ile Mısır çok da yüksek olmayan yatırım tutarları ile yaklaşık 17 milyar m3’lük LNG ve 10 milyar m3’lük de boru gazı ihracatını gerçekleştirebilecek bir potansiyele sahip gözüküyor. Mısır, mevcut Arap Gazı Boru hattını yeniden Ürdün ve Lübnan gibi ülkelere ihracat yapmak için kullanabileceği gibi, boru hattına ortak ülkeler ile yapılacak mutabakat çerçevesinde, (özellikle İsrail ile Mısır arasındaki Arish–Ashkelonboru hattını) ters yönde akış olanağına bağlı olarak, İsrail gazının Mısır üzerinden ticaretinin gerçekleştirilmesi olanağı geçerlilik kazanabilir. Gerek mevcut boru hattı ve LNG tesisleri, gerekse de Süveyş Kanalı üzerinden yıllık hacmi 60 milyar m3’lere kadar çıkan LNG transit geçişi dikkate alındığında, Mısır’ın stratejik öncelik olarak LNG ticaret merkezi olma gibi bir politik önceliği, ajandasında ön plana çıkarması kuvvetle muhtemel görünmektedir. Bölgesel ticaret merkezi veya kısaca ‘hub’ olmak için gerekli şartlardan olan, çok sayıda alıcı ve satıcının bir araya getirilmesi açısından bakıldığında, hub olma hayali, Mısır’a ancak komşuları ile yapacağı anlaşmalar kadar uzak bulunuyor.

Orta Doğu üzerine çalışma yapan uzmanların yakından bildiği bir husus var. Mısır ve Türkiye ikili ilişkilerin en iyi olduğu dönemlerde bile her zaman bölgedeki iki büyük rakip olarak pozisyon almışlar ve bunun bir yansıması olarak her zaman örtülü veya açık rekabet halinde olmuşlardır. Bu durum da dikkate alındığında, Mısır’ın, Türkiye’nin bölgesel enerji merkezi olmaya yönelik girişimlerini sekteye uğratacak girişimlerde bulunmasına yönelik karar ve uygulamaları hayata geçirmesi kuvvetle muhtemel olarak masada yer duruyor. Mısır’da gerçekleştirilecek yeni doğal gaz keşifleri ile İsrail ve Kıbrıs adası açıklarında bulunan gazın ticarileştirilmesine yönelik sürecin belirsizliklerini halen koruması, Mısır’a hali hazırda politik bir avantaj sağlıyor. Başka bir deyişle, Mısır’ın kendi politikalarını ve uygulamalarını içinde bulunduğu sıkıntılı durumda hayata geçirmesi için gerekli zamanı sağlıyor. Yakın zaman keşiflerinden Zohr sahasının hisselerinin bir bölümünün Rus şirketine satılması ve Rusya ile doğal gaz alanında işbirliğine yönelik beyanatlar da, Mısır’ın mevcut projeleri ve gelecek projeleri hayata geçirmeye yönelik girişimler olarak ele alınabilir. Mısır’ın en temel zafiyet alanı ise, ülkenin iç istikrardan yoksun olmasının sebep olabileceği, ‘güvenilir tedarikçi’ imajındaki zayıflık. Gözden kaçırılmaması gereken son bir husus da, Rusya’nın, Avrupa’nın orta ve uzun vadedeki bütün muhtemel enerji arz sahalarında, belirli bir kontrol gücünü, bir şekilde ele geçirmek konusundaki başarısıdır. Bütün bu denklem ise sadece Türkiye’nin arz güvenliği açısından değil, Türkiye doğal gaz piyasasının serbestleşmesi açısından da farklı etkiler yaratma potansiyeline sahip olabilir.

*”Bu yazı Enerji Panorama dergisinin Mart 2017 tarihli sayısı için özel hazırlanmış ve yayınlanmıştır. Yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Türkiye Enerji Vakfı’na aittir. Tekrar yayınlanması halinde kaynak gösterilerek bu sayfaya aktif bağlantı sağlanması zorunludur.”

Kaynaklar:

https://www.eia.gov/beta/international/analysis.cfm?iso=EGY

http://interfaxenergy.com/gasdaily/uploads/articles/1411135463.jpg

http://www.hurriyetdailynews.com/new-egyptian-gas-finds-could-upend-turkeys-regional-energy-role.aspx?pageID=449&nID=109418&NewsCatID=396

https://energyegypt.net/2017/02/05/bloomberg-egypt-may-announce-new-gas-discovery-by-second-half-of-2017-putting-the-country-on-natural-gas-export-track/

The article is in Turkish.

Serhan ÜNAL-TENVA Direktör

Serhan ÜNAL @Twitter

Mısır’ın güçlü altyapısını harekete geçirecek yeni doğal gaz keşifleri yapması, Rusya ile güçlenen ilişkileri, Türkiye’nin ‘bölgesel hub’ olma hedefini sekteye uğratma potansiyeline sahip. Yeni keşifler, atıl duran LNG tesisleri ve boru hattını faaliyete geçirerek Mısır’ı yeniden hem Orta Doğu hem de Avrupa’nın doğal gaz tedarikçisi yapabilir.*

Türkiye ve Mısır, ikili ilişkilerinin en iyi döneminde bile rakip pozisiki rakip olan Mısır ve Türkiye Mısır ve Türkiye ikili ilişkilerin en iyi olduğu dönemlerde bile her zaman bölgedeki iki büyük rakip olarak pozisyon almışlar ve bunun bir yansıması olarak her zaman örtülü veya açık rekabet halinde olmuşlardır. Bu durum da dikkate alındığında, Mısır’ın, Türkiye’nin bölgesel enerji merkezi olmaya yönelik girişimlerini sekteye uğratacak girişimlerde bulunmasına yönelik karar ve uygulamaları hayata geçirmesi kuvvetle muhtemel olarak masada yer duruyor. Mısır’da gerçekleştirilecek yeni doğal gaz keşifleri ile İsrail ve Kıbrıs adası açıklarında bulunan gazın ticarileştirilmesine yönelik sürecin belirsizliklerini halen koruması, Mısır’a hali hazırda politik bir avantaj sağlıyor. Başka bir deyişle, Mısır’ın kendi politikalarını ve uygulamalarını içinde bulunduğu sıkıntılı durumda hayata geçirmesi için gerekli zamanı sağlıyor. Yakın

Serhan Ünal

Doğu Akdeniz bölgesindeki siyasi ve ekonomik gelişmeler, bir süredir geçmişe oranla daha da yakından izleniyor. Bölge ülkeleri arasında hassas dengelere bağlı olarak yürütülmeye çalışılan siyasi ve ekonomik ilişkiler sebebiyle, bölgede meydana gelen her türlü gelişme, beklenenden daha fazla olumlu veya olumsuz etki gerçekleştirebilme potansiyeli taşıyor. Bu bağlamda, bölgede gerçekleştirilen açık deniz doğal gaz keşifleri de yoğun bir şekilde yaşanan siyasi gerilimlere bir yenisini daha ekleme potansiyeline sahip olduğu gibi, kronikleşen bölge gerilimlerinin çözüme kavuşturulması için katalizör olma potansiyeline de sahip…

Doğu Akdeniz’deki gelişmelerin analizi, Türkiye’nin enerji stratejisi ve bu çerçevede yürüttüğü enerji diplomasisi açısından da bir gereklilik… Bu çerçevede, Mısır Petrol Bakanı Tarek El Molla’nın 2 Şubat 2017 tarihinde yaptığı Mısır’ın, 2017 yılının ikinci yarısında yeni doğal gaz keşifleri ilan edebileceği ve 2019 yılı itibarıyla Mısır’ın doğal gaz açısından kendi kendine yetebilecek düzeye gelebileceğine dair açıklaması büyük önem taşıyor. Bu açıklama ile birlikte, Mısır Ulusal Doğal Gaz Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Mohamed El Masry tarafından basına verilen demeçte ise Mısır’ın, 2019 yılından itibaren doğal gaz ihraç eden bir ülke konumuna gelebileceği ifade edildi.

Yeni keşifler Türkiye’nin bölgesel rolünü altüst edebilir

Bu açıklamaların ardından, enerji uzmanı Dr. Micha’el Tanchum konu ile ilgili değerlendirmelerini 7 Şubat 2017 tarihli Hürriyet Daily News gazetesinde paylaştı. Tanchum’un değerlendirmelerini şöyle özetleyebiliriz: Mısır’ın yakın zamandaki en önemli doğal gaz keşiflerinden biri olan Zohr sahasından üretilecek gazın büyük bir bölümünün, Mısır iç piyasasında tüketilmesi bekleniyor. Bu durumda, Shouruk sahasında keşfedilecek yeni bir doğal gaz rezervi, ülkenin hali hazırda faaliyet göstermeyen LNG tesislerine doğal gaz tedariki sağlamak üzere kullanılabilir. Bununla birlikte, Mısır’da yeni keşfedilecek herhangi bir doğal gaz rezervinin komşu ülkelerdeki (İsrail, Güney Kıbrıs, Filistin ve Lübnan)  doğal gaz arzı ile birlikte değerlendirilmesi durumunda Mısır, doğal gaz ticareti alanında net ihracatçı bir pozisyona geçebilir ve yıllar sonra tekrar Avrupa’nın önemli LNG tedarikçilerinden biri haline gelebilir. Rus şirketi Rosneft’in, Zohr sahasının yüzde 30’luk hissesini satın alması ve beraberinde gelen politik mesajlardan, Rusya ile Mısır arasında özellikle petrol ve doğal gaz alanında işbirliği hususunda önemli bir mutabakat sağlandığı anlaşılıyor. TANAP projesinin, belirlenen programın önünde yürütülmesiyle güçlenen, Türkiye’nin, Rusya harici ülkeler menşeli doğal gazın taşınması için stratejik bir transit ülke olma yönündeki sağlam adımları ve bölgesel bir doğal gaz ticaret merkezi olmaya yönelik hedeflerinin, Mısır’ın yeniden doğal gaz ihracatçısı bir ülke olması ile zarar görebileceği değerlendiriliyor. Rusya’nın, Mısır doğal gaz piyasasında önemli bir oyuncu olarak yer alması ve iki ülke arasındaki mutabakatın, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakerelerden Türk Akımı projesine kadar pek çok alanı etkileyebileceği hususuna dikkat çekiliyor.

Mısır’ın doğal gaz üretim, tüketim ve altyapısı

Tanchum’un bizim de katıldığımız değerlendirmelerini analiz etmeden önce, Mısır’daki en son gelişmeleri daha iyi anlamak, ülkenin doğal gaz üretim, tüketim ve altyapı imkanları ile ilgili kısa bir bilgiye değinmek yerinde olacak. Afrika’nın en büyük petrol ve doğal gaz tüketicisi olana Mısır, birincil enerji kaynakları tüketimi açısından, doğal gaza yüzde 53 oranında bağımlı. Tüketilen doğal gazın büyük bir bölümü elektrik üretimi amaçlı kullanılıyor.

Mısır, yakın zamana kadar doğal gaz ihraç eden bir ülke konumundaydı ancak gerek Arap Baharı ile birlikte ülkede yaşanan gelişmeler gerek düşen üretim miktarı ve artan iç talep nedeniyle doğal gaz ihracatı önemli oranda azaldı. Hatta 2015 yılında iç tüketimi desteklemek üzere LNG ithalatına başladı. Uzun bir süre, önemli bir bölümü Avrupa Birliği ve Asya ülkelerine olmak üzere LNG, Ürdün, Suriye ve İsrail’e de boru hattı üzerinden doğal gaz ihracatı yapan Mısır’da hali hazırda önemli bir kapasite ile faaliyet gösterebilecek doğal gaz ihracat altyapısı bulunuyor. Ülkede, toplam kapasitesi yıllık yaklaşık 17,5 milyar metreküp olan iki adet LNG tesisi var, olup bunlardan birisi Dimyat’ta bulunan ve İspanya-Mısır konsorsiyumu SEGAS tarafından işletilen tesis, diğeri ise ana hissedarları British Gas ve Petronas olan ve Mısır LNG şirketi tarafından işletilen, 10 milyar m3 kapasiteli İdku LNG tesisi. Söz konusu iki LNG tesisinden SEGAS tarafından işletilen tesis, mevcut durumda doğal gaz üretiminin iç tüketim amaçlı kullanılmasından kaynaklanan gaz tedarik yetersizliği sebebiyle faaliyet göstermiyor. 7,5 milyar metreküp kapasiteli diğer LNG tesisi ise sınırlı bir kapasiteyle faaliyetlerini sürdürüyor.

Mısır’ın ihracat altyapısını güçlü kılan bir başka tesis ise Ürdün, Lübnan, Suriye ve İsrail’e uzanan yıllık 10,3 milyar metreküp maksimum kapasiteli Arap Gaz Boru Hattı. Pek çok terör saldırısı sebebiyle gaz akışı defalarca sekteye uğramış olan boru hattı, 2013 yılından itibaren tekrar faaliyete geçse de Mısır tarafından gaz tedariğinin yetersizliği sebebiyle, boru hattı yeterli düzede kullanılmıyor.Kaynak: İnterfax http://interfaxenergy.com/gasdaily/uploads/articles/1411135463.jpg

Ayrıca Mısır, Süveyş kanalı sayesinde Basra körfezi menşeli doğal gazın Akdeniz ve AB ülkelerine LNG olarak iletilmesinde önemli bir güzergah olarak yerini koruyor. Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bilgi İdaresi verilerine göre, Süveyş Kanalı’ndan transit taşınan LNG miktarları, yıllara göre şu şekildedir: 2011’de 60, 2012’de 43 ve 2013 ve 2014’te 34’er milyar m3. 

Mısır’daki gelişmelerin Türkiye üzerine etkileri

Bütün bu bilgiler ve değerlendirmeler ışığında, Mısır’ın yeni doğal gaz keşiflerinin Türkiye üzerine etkilerini değerlendirecek olursak, Mısır’ın yeni gaz keşiflerinden elde edeceği üretim fazlasını komşu ülkelerin doğal gaz arz fazlaları ile birlikte değerlendirerek, Avrupa’nın LNG ithalatında yeniden önemli bir tedarikçisi olabileceği değerlendirmesi yapılabilir. Yukarıda kapasitelerine ve kullanım durumlarına yer vererek sunduğumuz hali hazırdaki düşük kapasitede kullanılan veya faaliyet dışındaki LNG tesisleri ve boru hattının aktif kullanıma geçirilmesi ile Mısır çok da yüksek olmayan yatırım tutarları ile yaklaşık 17 milyar m3’lük LNG ve 10 milyar m3’lük de boru gazı ihracatını gerçekleştirebilecek bir potansiyele sahip gözüküyor. Mısır, mevcut Arap Gazı Boru hattını yeniden Ürdün ve Lübnan gibi ülkelere ihracat yapmak için kullanabileceği gibi, boru hattına ortak ülkeler ile yapılacak mutabakat çerçevesinde, (özellikle İsrail ile Mısır arasındaki Arish–Ashkelonboru hattını) ters yönde akış olanağına bağlı olarak, İsrail gazının Mısır üzerinden ticaretinin gerçekleştirilmesi olanağı geçerlilik kazanabilir. Gerek mevcut boru hattı ve LNG tesisleri, gerekse de Süveyş Kanalı üzerinden yıllık hacmi 60 milyar m3’lere kadar çıkan LNG transit geçişi dikkate alındığında, Mısır’ın stratejik öncelik olarak LNG ticaret merkezi olma gibi bir politik önceliği, ajandasında ön plana çıkarması kuvvetle muhtemel görünmektedir. Bölgesel ticaret merkezi veya kısaca ‘hub’ olmak için gerekli şartlardan olan, çok sayıda alıcı ve satıcının bir araya getirilmesi açısından bakıldığında, hub olma hayali, Mısır’a ancak komşuları ile yapacağı anlaşmalar kadar uzak bulunuyor.

Orta Doğu üzerine çalışma yapan uzmanların yakından bildiği bir husus var. Mısır ve Türkiye ikili ilişkilerin en iyi olduğu dönemlerde bile her zaman bölgedeki iki büyük rakip olarak pozisyon almışlar ve bunun bir yansıması olarak her zaman örtülü veya açık rekabet halinde olmuşlardır. Bu durum da dikkate alındığında, Mısır’ın, Türkiye’nin bölgesel enerji merkezi olmaya yönelik girişimlerini sekteye uğratacak girişimlerde bulunmasına yönelik karar ve uygulamaları hayata geçirmesi kuvvetle muhtemel olarak masada yer duruyor. Mısır’da gerçekleştirilecek yeni doğal gaz keşifleri ile İsrail ve Kıbrıs adası açıklarında bulunan gazın ticarileştirilmesine yönelik sürecin belirsizliklerini halen koruması, Mısır’a hali hazırda politik bir avantaj sağlıyor. Başka bir deyişle, Mısır’ın kendi politikalarını ve uygulamalarını içinde bulunduğu sıkıntılı durumda hayata geçirmesi için gerekli zamanı sağlıyor. Yakın zaman keşiflerinden Zohr sahasının hisselerinin bir bölümünün Rus şirketine satılması ve Rusya ile doğal gaz alanında işbirliğine yönelik beyanatlar da, Mısır’ın mevcut projeleri ve gelecek projeleri hayata geçirmeye yönelik girişimler olarak ele alınabilir. Mısır’ın en temel zafiyet alanı ise, ülkenin iç istikrardan yoksun olmasının sebep olabileceği, ‘güvenilir tedarikçi’ imajındaki zayıflık. Gözden kaçırılmaması gereken son bir husus da, Rusya’nın, Avrupa’nın orta ve uzun vadedeki bütün muhtemel enerji arz sahalarında, belirli bir kontrol gücünü, bir şekilde ele geçirmek konusundaki başarısıdır. Bütün bu denklem ise sadece Türkiye’nin arz güvenliği açısından değil, Türkiye doğal gaz piyasasının serbestleşmesi açısından da farklı etkiler yaratma potansiyeline sahip olabilir.

*”Bu yazı Enerji Panorama dergisinin Mart 2017 tarihli sayısı için özel hazırlanmış ve yayınlanmıştır. Yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Türkiye Enerji Vakfı’na aittir. Tekrar yayınlanması halinde kaynak gösterilerek bu sayfaya aktif bağlantı sağlanması zorunludur.”

Kaynaklar:

https://www.eia.gov/beta/international/analysis.cfm?iso=EGY

http://interfaxenergy.com/gasdaily/uploads/articles/1411135463.jpg

http://www.hurriyetdailynews.com/new-egyptian-gas-finds-could-upend-turkeys-regional-energy-role.aspx?pageID=449&nID=109418&NewsCatID=396

https://energyegypt.net/2017/02/05/bloomberg-egypt-may-announce-new-gas-discovery-by-second-half-of-2017-putting-the-country-on-natural-gas-export-track/

TENVAhttps://www.tenva.org
Türkiye Enerji Vakfı (TENVA), enerji kaynakları, teknolojileri, politikaları ve enerji piyasalarında gerçekleşmekte olan ulusal ve uluslararası gelişmelere aktif katkı sunmak için 2012 yılında faaliyetlerine başladı. Enerji sektörüne özel Türkiye'nin ilk ve tek düşünce kuruluşu olmanın verdiği ağırlıkla çalışmalarını gerçekleştiren TENVA bünyesinde; Enerji Teknolojileri ve Sürdürülebilirlik Araştırma Merkezi, Uluslararası Enerji Politikaları ve Diplomasisi Araştırma Merkezi, Enerji Piyasaları ve Düzenleyici İşlemler Araştırma Merkezi yer almaktadır. TENVA, dünya piyasalarındaki eğilimler ve politik gelişmeler dikkate alınarak; uluslararası bir bakış ve disiplinler arası bir anlayış ile sektörü ele alıyor ve bu anlayış çerçevesinde 2013 Haziran ayından bu yana aylık olarak Enerji Panorama dergisini yayınlıyor.

Benzer

Sosyal Medya

513BeğenenlerBeğen
431TakipçilerTakip Et
13,416TakipçilerTakip Et

Haber bültenimize abone ol

E-Bülten abonemiz olun, enerji sektörüne dair en güncel haberler ve duyurular her hafta e-posta adresinize gelsin.

spot_img

En Son Haberler