-0.5 C
Ankara
Friday, December 20, 2024
spot_img

Kömür Tartışmaları Ters Tepti; İthalata Yaradı-Debates on Coal as an energy resource

Esen Erkan

TENVA Kurumsal İletişim Koordinatörü

Yüksek karbon emisyon oranları ile eleştirilen, iklim değişikliğinin temel nedeni olarak görülen kömür, küresel enerji tüketiminde son 40 yılın en yüksek pazar payına ulaştı. Gaz fiyatları karşısında talebi gittikçe artan, elektrik fiyatlarının istikrarı için vazgeçilmez denilen kömür madenini, ithal kömüre dayalı elektrik santralları açısından inceledik.

Bağımsız değerlendirme şirketi Pöyry; Almanya, Hollanda ve İspanya’da son yıllarda açılan kömür yakıtlı elektrik santrallarının değerlendirmesini yapmak için 2013 yılında “Kömür Yakıtlı Yeni Santralar” başlıklı bir rapor hazırladı. AB Üye Devletleri’nde kömürle ilgili ekonomik, politik ve düzenleyici ortamın daha iyi anlaşılmasına katkı sunma hedefi ile hazırlanan rapor, özellikle yeni açılacak kömür santrallarına yönelik çelişkilerin üzerinde duruyor. Rapora göre, Almanya’da on ve Hollanda’da üç olmak üzere yapım aşamasında olan yeni kömür ve linyit santralları mevcut. Ancak Almanya’daki projelerin bir kısmı tasarım ile ilgili teknik sorunlar nedeniyle; bir kısmı da çevresel tehdit gerekçesi ile ertelenmiş durumda. 2012 yılında iki yeni kömür santrali açan Almanya, 2013 yılına da altı yeni santral hedefi ile girmişti; inşa halindeki linyit ve kömür santrallarındaki son durum ise şöyle:

Tablo-1: Almanya’da yapım aşamasındaki santrallar

image001

 

Rapora göre, inşaat aşamaları süren ve devreye alınamayan santrallardaki en büyük pay, yenilenebilir enerjiye yönelik öncelikli politikalarından geliyor. Bu yorum da tahmin edileceği üzere, Almanya’daki “Energiewende” isimli enerji çevrimine yönelik politikalardan kaynağını alıyor.

“Energiewende ile kömür santrallarına uzun bir veda”

2020 yılına kadar “fosil yakıt kökenli elektrik enerjisi portföyünden kademeli olarak yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş” anlamına gelen Energiewende, yeni kömür ya da linyit projelerinin artık Almanya’da sık görülmeyeceği şeklinde de yorumlanabilir. Öte yandan, Energiewende ile ülkedeki yatırımların maliyetleri artarken yenilenebilir enerjiden elde edilen elektriğin taşınması da ayrı bir sıkıntı olarak değerlendiriliyor.

Almanya’daki enerji dönüşümünün yürürlüğe girdiği 2011 yılına baktığımızda ülkedeki elektrik üretiminin %58’inin fosil yakıtlardan sağladığını ve hemen arkasından da %18’lik pay ile nükleerin geldiğini görüyoruz. Almanya’nın tüm dünyadaki en büyük linyit kömürü üreticisi ve 2011 yılındaki toplam üretiminin de 176.5 Mt olduğunu belirtelim. Bu üretim tek başına tüm dünyadaki linyit üretiminin %17’sini Almanya’nın karşıladığı anlamına geliyor.

“Almanya linyit üretiminin zirvesinde”

2011’den sonra ise yenilenebilir enerjideki artan paylar ile birlikte, kömür ve türevi yakıtların enerji üretimindeki yeri daha sık tartışılır hale geldi. Almanya’da baskı altına alınan kömür sektörü ile birlikte 2011 yılındaki kurulu elektrik gücünde en büyük pay sahipleri sırasıyla: Rüzgar (%17), kömür (%17), güneş (%15) ve linyit (%12) oldu. Rüzgar ve güneş enerjisindeki kurulu gücünü yaklaşık 10 yıldır kademeleri olarak artıran Almanya; Avrupa Birliği üye ülkeleri arasında kurulu güç konusunda bir numarada. Avrupa’daki rüzgar kapasitesinin yarısı; güneşteki kapasitenin ise üçte birlik kısmı sadece Almanya’dan sağlanıyor. Ancak bu temiz kaynaklardan gelen elektriğin düşük yük kapasitesi sorunu henüz aşılabilmiş değil ve bu nedenle elektrik üretiminde linyit, nükleer, kömür ya da gazın payları kolay kolay zirveden düşmüyor. Kullanılan yakıt tipine göre ayrılmış kurulu güç kapasitesi tablosu da bunu net bir şekilde gösteriyor.

Tablo-2: Kullanılan yakıt tipine göre ayrılmış kurulu güç kapasitesi (Almanya)

image003

Almanya’nın sahip olduğu kömür ve türevi yakıtlı santrallar haritasında, madenlere ve deniz yolu ile getirilen kömür için de kıyıya yakınlık tercih edilmiş durumda. Bunun en önemli nedeni de santralların büyük çoğunluğunun ithal kömür ile çalışması. Burada, Almanya’nın enerji portfolyosuna yön veren büyük şirketlerin gelecek stratejileri önemli görülüyor. Çünkü rapora göre, kömürün geleceği ile ilgili kararlar bu şirketlerin orta yolu bulmaları ile şekillenecek. İşte o şirketler ve elektrik üretimindeki kaynak dağılımları:

Tablo-3: Kurulu Güçlere Göre Şirketler (Almanya)

image005

 

Tablo-4: Harita-Almanya’daki Kömür Santrallarının Yerleri

image007

 

“Almanya ve Hollanda: İstikrar için kömür ve linyite devam”

Hollanda’da ise yapım aşamasında olan üç kömür santrali için yatırım kararları 2008 yılında alınmış ancak Pöyry, elektrik sisteminde zaten büyük ölçüde arz fazlası olan ülke için bu santralların gelecek görünümlerinin belirsiz olduğunu savunuyor. Hollanda’da kömür yakıtlı 8 büyük santral var ve toplam kapasiteleri 4.2 GW. Hollanda’nın elektrik üretiminde gaz kullanımının en büyük payı aldığı ancak kömür yakıtlı santralların ise her daim önemini koruduğu belirtmek gerek. Elektrik toptan satış fiyatlarındaki istikrar için kömür ve linyit yakıtlı santrallar, hem Almanya’nın hem de Hollanda’nın henüz vazgeçilmezleri.

Tablo-5: Kullanılan yakıt tipine göre ayrılmış kurulu güç kapasitesi (Hollanda)

image009

“İspanya’da kömürün geleceği belirsizliğini koruyor”

Raporda yer verilen İspanya’da ise durum Almanya ve Hollanda’dakinden çok daha net; Pöyry ekonomik koşullar nedeniyle İspanya’da herhangi bir yeni kömür santrali inşaatının teşvik edilmediğini ve yakın zamanda da kemer sıkma politikalarından çıkılmayacağını açıklıyor. İspanya yerli kömür kullanımı için sübvansiyon tanımlamış ancak krizin patlak vermesi ile kömür satışları azalırken destek de durdurulmuştu. 2014 yılından sonra ise yerli kömüre desteğin tekrar başlayacağı ancak hem yenilenebilir enerji yatırımlarının hem de yerli ya da ithal kömüre yönelik tedariğin İspanya’da nasıl bir seyir izleyeceğinin belirsizliğini koruduğu görülüyor.

RWE: “Yeni teknolojiler ile donatılmış kömür santrallarına ihtiyaç var”

RWE’nin Almanya özelinde hazırladığı “Energy For The Future” raporunda, enerji verimliliğini sağlamak ve çevresel değerleri korumak için yeni teknolojiler ile donatılmış kömür santrallarına vurgu yapılıyor. Enerjide kaynak çeşitliliğine inanan tüm şirketlerin kömüre yönelik yatırımlarını hayata geçirirken en başta kurgulamaları gereken nokta RWE’ye göre böyle ama her ülke ve şirket için ne kadar gerçekçi, tartışılır.

Greenpeace’ten ETS’ye: “Kömüre daha pahalı yaptırımlar uygulayın”

Tüm dünyada yüksek gaz fiyatları karşısında kömüre olan talep bir yana, Greenpeace ise ithal kömür kullanan elektrik santrallarını emisyon ticaretindeki eksik düzenlemeler ile eleştiriyor. İngiltere’de 2012 yılı boyunca kömür yakan santralların karlılık oranı %171 oranında arttı. Greenpeace’e göre bundaki en önemli neden, aynı yıl ABD’den ithal edilen kömür fiyatlarının önemli ölçüde düşmüş olması değil. Greenpeace 2013 yılında, kömür santrallarının modern bir doğalgaz santraline göre güç birimi başına yaklaşık iki kat emisyona sahip olduğunu belirten “Avrupa neden daha fazla kömür yakıyor?” başlıklı bir çalışma yayınladı. ABD Çevre Ajansı’nın verileri ile desteklenen çalışma, yüksek gaz fiyatları ve nispeten daha ucuz olan ABD’den ithal edilen kömür birleştiğinde İngiltere’nin bu denli yüksek oranlarda kömür kullanmasının asıl nedenini; ETS’nin kömüre daha ucuz yaptırımlar uygulamasında buluyor.

“Polonya kulak asmıyor: Elektriğin neredeyse %85’i kömürden geliyor”

Avrupa genelinde kömür santrallarına yönelik tartışmalar sıcaklığını korurken, Polonya hükümeti de yenilenebilir enerjiye odaklanmak yerine kömür yatırımlarına yöneldiği için eleştirilen ülkelerin başında geliyor. Polonya’da elektriğin neredeyse %85’i kömürden üretiliyor ve kurulu kömür santrallarının üçte ikisi de 30 yıldan daha eski yapılar. Polonya’nın 2030 yılına kadar “Enerji Politikası”nı açıklayan stratejik belge niteliğindeki çalışma, kömür santrallarının Polonya için baş enerji kaynağı olmaya devam edeceğini gösteriyor. Polonya 2020 yılına kadar kömür gücüne dayalı 11.300 megavat kapasiteli santral inşa etmeyi planlıyor.

Tablo-6: Kömüre dayalı planlanan santrallar (Polonya)

image011

“Kömürün payı 1970 yılından bu yana en yüksek seviyeye ulaştı”

2013 yılında güç üretimi ve diğer amaçlar için kullanılan kömürün %3 artış gösterdiğini ve diğer tüm fosil yakıtları geride bıraktığını da bu gelişmelere ekleyelim. Yüksek karbon emisyon oranları ile eleştirilen, iklim değişikliğinin temel nedeni olarak görülen kömürün enerji piyasasındaki payı 1970 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıkmış durumda. BP İstatistik Raporu’ndan alınan bilgilere göre;

Tablo-7: Avrupa Kömür Kullanımındaki Değişim (2009-2012)

image013

Avrupa, Amerika’dan yaptığı ucuz ithalat ile kömür kullanımının zirvesinde yer alan bölgeler arasında yer alıyor. Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler de en yüksek oranda kömür kullanıcıları arasında olmasına rağmen, Çin’de enerjideki genel büyüme geçtiğimiz yıl %8.4’ten %4.7’ye düşüş gösterdi. BP’nin analizine göre, Çin’de kömür kullanımında azalma görülürken ve Amerika daha ucuz olan kaya gazı sayesinde kömürü arka plana atarken Avrupa’da ithal kömüre bağımlılık ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Tam da bu nedenle analizden kayda değer son bir nokta: Kontrolsüz iklim değişikliğinin ekonomik riskleri, tahmin edilenden çok daha büyük boyutlara ulaşabilir.

 

Kaynaklar:

Pöyry Report

BP Statistical Review

rwe.com

greenpeace.org.uk

bankwatch.org

powerengineeringint.com

theguardian.com

Güncel kömür santralları listesi için: globalenergyobservatory.org

 -“This article has been prepared in Turkish”

Esen Erkan

TENVA Kurumsal İletişim Koordinatörü

Yüksek karbon emisyon oranları ile eleştirilen, iklim değişikliğinin temel nedeni olarak görülen kömür, küresel enerji tüketiminde son 40 yılın en yüksek pazar payına ulaştı. Gaz fiyatları karşısında talebi gittikçe artan, elektrik fiyatlarının istikrarı için vazgeçilmez denilen kömür madenini, ithal kömüre dayalı elektrik santralları açısından inceledik.

Bağımsız değerlendirme şirketi Pöyry; Almanya, Hollanda ve İspanya’da son yıllarda açılan kömür yakıtlı elektrik santrallarının değerlendirmesini yapmak için 2013 yılında “Kömür Yakıtlı Yeni Santralar” başlıklı bir rapor hazırladı. AB Üye Devletleri’nde kömürle ilgili ekonomik, politik ve düzenleyici ortamın daha iyi anlaşılmasına katkı sunma hedefi ile hazırlanan rapor, özellikle yeni açılacak kömür santrallarına yönelik çelişkilerin üzerinde duruyor. Rapora göre, Almanya’da on ve Hollanda’da üç olmak üzere yapım aşamasında olan yeni kömür ve linyit santralları mevcut. Ancak Almanya’daki projelerin bir kısmı tasarım ile ilgili teknik sorunlar nedeniyle; bir kısmı da çevresel tehdit gerekçesi ile ertelenmiş durumda. 2012 yılında iki yeni kömür santrali açan Almanya, 2013 yılına da altı yeni santral hedefi ile girmişti; inşa halindeki linyit ve kömür santrallarındaki son durum ise şöyle:

Tablo-1: Almanya’da yapım aşamasındaki santrallar

image001

 

Rapora göre, inşaat aşamaları süren ve devreye alınamayan santrallardaki en büyük pay, yenilenebilir enerjiye yönelik öncelikli politikalarından geliyor. Bu yorum da tahmin edileceği üzere, Almanya’daki “Energiewende” isimli enerji çevrimine yönelik politikalardan kaynağını alıyor.

“Energiewende ile kömür santrallarına uzun bir veda”

2020 yılına kadar “fosil yakıt kökenli elektrik enerjisi portföyünden kademeli olarak yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş” anlamına gelen Energiewende, yeni kömür ya da linyit projelerinin artık Almanya’da sık görülmeyeceği şeklinde de yorumlanabilir. Öte yandan, Energiewende ile ülkedeki yatırımların maliyetleri artarken yenilenebilir enerjiden elde edilen elektriğin taşınması da ayrı bir sıkıntı olarak değerlendiriliyor.

Almanya’daki enerji dönüşümünün yürürlüğe girdiği 2011 yılına baktığımızda ülkedeki elektrik üretiminin %58’inin fosil yakıtlardan sağladığını ve hemen arkasından da %18’lik pay ile nükleerin geldiğini görüyoruz. Almanya’nın tüm dünyadaki en büyük linyit kömürü üreticisi ve 2011 yılındaki toplam üretiminin de 176.5 Mt olduğunu belirtelim. Bu üretim tek başına tüm dünyadaki linyit üretiminin %17’sini Almanya’nın karşıladığı anlamına geliyor.

“Almanya linyit üretiminin zirvesinde”

2011’den sonra ise yenilenebilir enerjideki artan paylar ile birlikte, kömür ve türevi yakıtların enerji üretimindeki yeri daha sık tartışılır hale geldi. Almanya’da baskı altına alınan kömür sektörü ile birlikte 2011 yılındaki kurulu elektrik gücünde en büyük pay sahipleri sırasıyla: Rüzgar (%17), kömür (%17), güneş (%15) ve linyit (%12) oldu. Rüzgar ve güneş enerjisindeki kurulu gücünü yaklaşık 10 yıldır kademeleri olarak artıran Almanya; Avrupa Birliği üye ülkeleri arasında kurulu güç konusunda bir numarada. Avrupa’daki rüzgar kapasitesinin yarısı; güneşteki kapasitenin ise üçte birlik kısmı sadece Almanya’dan sağlanıyor. Ancak bu temiz kaynaklardan gelen elektriğin düşük yük kapasitesi sorunu henüz aşılabilmiş değil ve bu nedenle elektrik üretiminde linyit, nükleer, kömür ya da gazın payları kolay kolay zirveden düşmüyor. Kullanılan yakıt tipine göre ayrılmış kurulu güç kapasitesi tablosu da bunu net bir şekilde gösteriyor.

Tablo-2: Kullanılan yakıt tipine göre ayrılmış kurulu güç kapasitesi (Almanya)

image003

Almanya’nın sahip olduğu kömür ve türevi yakıtlı santrallar haritasında, madenlere ve deniz yolu ile getirilen kömür için de kıyıya yakınlık tercih edilmiş durumda. Bunun en önemli nedeni de santralların büyük çoğunluğunun ithal kömür ile çalışması. Burada, Almanya’nın enerji portfolyosuna yön veren büyük şirketlerin gelecek stratejileri önemli görülüyor. Çünkü rapora göre, kömürün geleceği ile ilgili kararlar bu şirketlerin orta yolu bulmaları ile şekillenecek. İşte o şirketler ve elektrik üretimindeki kaynak dağılımları:

Tablo-3: Kurulu Güçlere Göre Şirketler (Almanya)

image005

 

Tablo-4: Harita-Almanya’daki Kömür Santrallarının Yerleri

image007

 

“Almanya ve Hollanda: İstikrar için kömür ve linyite devam”

Hollanda’da ise yapım aşamasında olan üç kömür santrali için yatırım kararları 2008 yılında alınmış ancak Pöyry, elektrik sisteminde zaten büyük ölçüde arz fazlası olan ülke için bu santralların gelecek görünümlerinin belirsiz olduğunu savunuyor. Hollanda’da kömür yakıtlı 8 büyük santral var ve toplam kapasiteleri 4.2 GW. Hollanda’nın elektrik üretiminde gaz kullanımının en büyük payı aldığı ancak kömür yakıtlı santralların ise her daim önemini koruduğu belirtmek gerek. Elektrik toptan satış fiyatlarındaki istikrar için kömür ve linyit yakıtlı santrallar, hem Almanya’nın hem de Hollanda’nın henüz vazgeçilmezleri.

Tablo-5: Kullanılan yakıt tipine göre ayrılmış kurulu güç kapasitesi (Hollanda)

image009

“İspanya’da kömürün geleceği belirsizliğini koruyor”

Raporda yer verilen İspanya’da ise durum Almanya ve Hollanda’dakinden çok daha net; Pöyry ekonomik koşullar nedeniyle İspanya’da herhangi bir yeni kömür santrali inşaatının teşvik edilmediğini ve yakın zamanda da kemer sıkma politikalarından çıkılmayacağını açıklıyor. İspanya yerli kömür kullanımı için sübvansiyon tanımlamış ancak krizin patlak vermesi ile kömür satışları azalırken destek de durdurulmuştu. 2014 yılından sonra ise yerli kömüre desteğin tekrar başlayacağı ancak hem yenilenebilir enerji yatırımlarının hem de yerli ya da ithal kömüre yönelik tedariğin İspanya’da nasıl bir seyir izleyeceğinin belirsizliğini koruduğu görülüyor.

RWE: “Yeni teknolojiler ile donatılmış kömür santrallarına ihtiyaç var”

RWE’nin Almanya özelinde hazırladığı “Energy For The Future” raporunda, enerji verimliliğini sağlamak ve çevresel değerleri korumak için yeni teknolojiler ile donatılmış kömür santrallarına vurgu yapılıyor. Enerjide kaynak çeşitliliğine inanan tüm şirketlerin kömüre yönelik yatırımlarını hayata geçirirken en başta kurgulamaları gereken nokta RWE’ye göre böyle ama her ülke ve şirket için ne kadar gerçekçi, tartışılır.

Greenpeace’ten ETS’ye: “Kömüre daha pahalı yaptırımlar uygulayın”

Tüm dünyada yüksek gaz fiyatları karşısında kömüre olan talep bir yana, Greenpeace ise ithal kömür kullanan elektrik santrallarını emisyon ticaretindeki eksik düzenlemeler ile eleştiriyor. İngiltere’de 2012 yılı boyunca kömür yakan santralların karlılık oranı %171 oranında arttı. Greenpeace’e göre bundaki en önemli neden, aynı yıl ABD’den ithal edilen kömür fiyatlarının önemli ölçüde düşmüş olması değil. Greenpeace 2013 yılında, kömür santrallarının modern bir doğalgaz santraline göre güç birimi başına yaklaşık iki kat emisyona sahip olduğunu belirten “Avrupa neden daha fazla kömür yakıyor?” başlıklı bir çalışma yayınladı. ABD Çevre Ajansı’nın verileri ile desteklenen çalışma, yüksek gaz fiyatları ve nispeten daha ucuz olan ABD’den ithal edilen kömür birleştiğinde İngiltere’nin bu denli yüksek oranlarda kömür kullanmasının asıl nedenini; ETS’nin kömüre daha ucuz yaptırımlar uygulamasında buluyor.

“Polonya kulak asmıyor: Elektriğin neredeyse %85’i kömürden geliyor”

Avrupa genelinde kömür santrallarına yönelik tartışmalar sıcaklığını korurken, Polonya hükümeti de yenilenebilir enerjiye odaklanmak yerine kömür yatırımlarına yöneldiği için eleştirilen ülkelerin başında geliyor. Polonya’da elektriğin neredeyse %85’i kömürden üretiliyor ve kurulu kömür santrallarının üçte ikisi de 30 yıldan daha eski yapılar. Polonya’nın 2030 yılına kadar “Enerji Politikası”nı açıklayan stratejik belge niteliğindeki çalışma, kömür santrallarının Polonya için baş enerji kaynağı olmaya devam edeceğini gösteriyor. Polonya 2020 yılına kadar kömür gücüne dayalı 11.300 megavat kapasiteli santral inşa etmeyi planlıyor.

Tablo-6: Kömüre dayalı planlanan santrallar (Polonya)

image011

“Kömürün payı 1970 yılından bu yana en yüksek seviyeye ulaştı”

2013 yılında güç üretimi ve diğer amaçlar için kullanılan kömürün %3 artış gösterdiğini ve diğer tüm fosil yakıtları geride bıraktığını da bu gelişmelere ekleyelim. Yüksek karbon emisyon oranları ile eleştirilen, iklim değişikliğinin temel nedeni olarak görülen kömürün enerji piyasasındaki payı 1970 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıkmış durumda. BP İstatistik Raporu’ndan alınan bilgilere göre;

Tablo-7: Avrupa Kömür Kullanımındaki Değişim (2009-2012)

image013

Avrupa, Amerika’dan yaptığı ucuz ithalat ile kömür kullanımının zirvesinde yer alan bölgeler arasında yer alıyor. Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler de en yüksek oranda kömür kullanıcıları arasında olmasına rağmen, Çin’de enerjideki genel büyüme geçtiğimiz yıl %8.4’ten %4.7’ye düşüş gösterdi. BP’nin analizine göre, Çin’de kömür kullanımında azalma görülürken ve Amerika daha ucuz olan kaya gazı sayesinde kömürü arka plana atarken Avrupa’da ithal kömüre bağımlılık ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Tam da bu nedenle analizden kayda değer son bir nokta: Kontrolsüz iklim değişikliğinin ekonomik riskleri, tahmin edilenden çok daha büyük boyutlara ulaşabilir.

 

Kaynaklar:

Pöyry Report

BP Statistical Review

rwe.com

greenpeace.org.uk

bankwatch.org

powerengineeringint.com

theguardian.com

Güncel kömür santralları listesi için: globalenergyobservatory.org

 

TENVAhttps://www.tenva.org
Türkiye Enerji Vakfı (TENVA), enerji kaynakları, teknolojileri, politikaları ve enerji piyasalarında gerçekleşmekte olan ulusal ve uluslararası gelişmelere aktif katkı sunmak için 2012 yılında faaliyetlerine başladı. Enerji sektörüne özel Türkiye'nin ilk ve tek düşünce kuruluşu olmanın verdiği ağırlıkla çalışmalarını gerçekleştiren TENVA bünyesinde; Enerji Teknolojileri ve Sürdürülebilirlik Araştırma Merkezi, Uluslararası Enerji Politikaları ve Diplomasisi Araştırma Merkezi, Enerji Piyasaları ve Düzenleyici İşlemler Araştırma Merkezi yer almaktadır. TENVA, dünya piyasalarındaki eğilimler ve politik gelişmeler dikkate alınarak; uluslararası bir bakış ve disiplinler arası bir anlayış ile sektörü ele alıyor ve bu anlayış çerçevesinde 2013 Haziran ayından bu yana aylık olarak Enerji Panorama dergisini yayınlıyor.

Benzer

Sosyal Medya

513BeğenenlerBeğen
431TakipçilerTakip Et
13,416TakipçilerTakip Et

Haber bültenimize abone ol

E-Bülten abonemiz olun, enerji sektörüne dair en güncel haberler ve duyurular her hafta e-posta adresinize gelsin.

spot_img

En Son Haberler