21.2 C
Ankara
Wednesday, October 16, 2024
spot_img

KIBRIS’IN VE DOĞU AKDENİZ’İN ENERJİ ARENASINDAKİ ÖNEMİ

Mücahit SAV
Mak. Yük. Müh.

Dünyada üretilebilir petrol ve doğal gaz rezervlerinin yaklaşık yüzde 72’lik bölümü Türkiye ve Kıbrıs’ın da yer aldığı Ortadoğu diye tabir edilen bölgede bulunmaktadır. Bölgenin enerji kaynaklarına yönelik özellikle bölge dışı ülkelerin politikaları; çatışmalara ve kargaşalara sebep olmaktadır. Bu nedenle dünya üzerinde önemli enerji kaynaklarına sahip olan bölge ülkelerinde savaşlar ve yıkımlar hiçbir zaman bitmemiştir.

Günümüzde, Suriye’de uzun yıllardır devam eden iç savaş, Irak’ın kuzeyindeki siyasi ve etnik gelişmeler, ABD tarafından nükleer çalışmaları yüzünden İran’a uygulanan ambargolar ve en önemlisi de Doğu Akdeniz petrol ve gaz aramaları ekseninde şekillenen yeni ittifaklar; dünyadaki gelişmiş ülkelerin ve bölge ülkelerinin politika, ekonomi ve enerji gündemini yoğun şekilde meşgul etmektedir.

Uluslararası Enerji Ajansı ve diğer Uluslararası Kurum ve Kuruluşların raporlarındaki gözlemlere göre; her ne kadar yenilenebilir enerji alanındaki gelişmelerin artacağı beklense de petrol ve gazın, orta ve uzun vadede uluslararası ilişkiler ve uluslararası siyasi denklemler arenasında belirleyici rolü devam edecektir. Bu da yakın coğrafyadaki siyasi gerilimlerin orta ve uzun vadede devam edeceğini göstermektedir.

Kıbrıs

Kıbrıs adası yıllardan beri Yunanistan ve Türkiye arasında tartışma konusu olmuş, Doğu Akdeniz’de yer alan bir bölgededir. Ada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) olarak ikiye ayrılmış ve bir tarafın Yunanistan ile işbirliği içerisinde, diğer tarafın da Türkiye ile birlikte hareket etmesi, sorunları adanın dışına taşımıştır.

Türkiye ve ada ülkesi Kıbrıs; başta Ortadoğu olmak üzere, Hazar-Kafkasya ve Afrika bölgeleri gibi dünyanın en zengin petrol kaynaklarına sahip bölgelerin tam ortasında yer alan stratejik ülkelerdir. Aynı zamanda hem Asya hem de Avrupa kıtasına geçiş güzergahı üzerinde bulunmaları ve üretici ülkeler ile tüketici ülkeler arasında bir köprü durumunda olmaları stratejik önemlerini daha çok artırmaktadır.

Kıbrıs, küresel denklemde sadece bir ada olarak değil, Akdeniz enerji kaynakları ve ticaret yolları için de önemli bir üs olarak görülmektedir. Petrol ve doğal gaz rezervleri noktasında oldukça güçlü olan Doğu Akdeniz’in, enerji kaynaklarında dışarıya bağımlı olan Türkiye’nin ve Kıbrıs’ın taleplerini karşılaması adına büyük önemi vardır. Bölge Türkiye’nin dolayısıyla Kıbrıs’ın ekonomik çıkarları için de çok önemlidir.

Dünya üzerinde yer alan ada devletlerinin doğal kaynakları özellikle kömür, petrol, doğal gaz gibi enerji kaynakları genellikle sınırlıdır. Bu da ada devletlerinin büyük çoğunluğunu dışa bağımlı yapmaktadır. KKTC’nin de temel enerji kaynağı petrol ve petrol ürünleri olup, birincil enerji kaynakları bakımından tamamen dışa bağımlı bir ülkedir. Kıbrıs’ta petrolde arz güvenliği riski bulunurken, elektrik arz güvenliği de olması gereken düzeyde değildir. Yenilenebilir enerji üretimi ise şu an düşük seviyededir.

Güney Kıbrıs ve Kuzey Kıbrıs elektrik sistemleri birbirlerine bağlı olup, ihtiyaç duyulması halinde elektrik alış-verişi yapılabilmektedir. Bunun yanında Kuzey Kıbrıs ile Türkiye arasında denizaltı kabloları aracılığıyla elektrik sağlanması için çalışmalar yapılmaktadır. Adadaki elektrik kurulu gücün büyük bölümü doğal gaz ve fuel oil ile çalıştırılan santrallerden oluşmaktadır. Ayrıca Türkiye tarafından adaya iki adet toplam 50 MW kapasitesinde mobil santral tesis edilmiş olup, iki adet daha gönderilmesi düşünülmektedir. Kıbrıs, hidrokarbon kaynaklarında tamamen dışa bağımlı bir ülke olmasına karşın, yılda 333 güne yakın güneş gördüğü için yenilenebilir enerji kaynakları potansiyeli bakımından şanslı bir ülkedir. Ada devletlerinin birçoğunun karasal elektrik bağlantısı ve enterkonnekte sistemden mahrum olmalarından dolayı, elektrik fiyatları dünya ortalamasının oldukça üzerindedir. Hâlihazırda yaklaşık 555 MW elektrik kurulu gücü olan KKTC’ye yeni yapılacak denizaltı iletim sistemi sayesinde hem Kıbrıs’ın elektrik arz sorunu giderilecek hem de adadaki yüksek yenilenebilir enerji kaynağı potansiyeli sayesinde üretilecek elektriğin fazlasının Türkiye’ye satılma imkânı doğacaktır. İletim bağlantısı tamamlandığında, AB tarafından kabul edilmesi durumunda Avrupa ülkeleri ile de enterkonnekte sisteme dahil olunabilecektir.

Doğu Akdeniz’in Önemi

Doğu Akdeniz coğrafi konum olarak dünya nüfusunun ağırlıkta yaşadığı üç kıtanın yani, Asya, Afrika ve Avrupa’nın birbirine en çok yaklaştığı yer olma özelliğine sahiptir. Son yıllarda uluslararası enerji şirketlerinin Doğu Akdeniz’de hidrokarbon rezervi potansiyeli ile ilgili çalışmaları, Kıbrıs sorununa yeni bir boyut kazandırmıştır.

Coğrafi açıdan bölgeye sınırı olan Türkiye, İsrail, Mısır, KKTC, GKRY, Yunanistan, Lübnan, Suriye ve Libya Doğu Akdeniz’de aktif politika yürütürken, bölgeye sınırı olmamasına rağmen ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkelerin de Akdeniz’deki enerji denkleminde ağırlığı bulunmaktadır.

Doğu Akdeniz’de 2009’dan bu yana İsrail, Kıbrıs ve Mısır açıklarında büyük ölçekli enerji kaynağı keşfi yapılmıştır. ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’ne göre dünyanın en büyük doğal gaz yataklarından birinin Doğu Akdeniz’de yer aldığı; bölgede 3,45 trilyon metreküp doğal gaz ve 1,7 milyar varil petrol bulunduğu tahmin edilmektedir. Kıbrıs Adası’nın çevresinde ise 8 milyar petrol varil olduğu, rezervin yaklaşık değerinin 400 milyar dolar civarında olduğu açıklanmıştır.

Denizin altındaki bu potansiyelden maksimum seviyede yararlanmak isteyen Doğu Akdeniz ülkeleri Münhasır Ekonomik Bölgelerini (MEB) belirlemek için diplomatik adımlarına hız vermişlerdir. Denizdeki MEB sınırlarını yaptıkları uluslararası antlaşmalarla belirleyen ülkeler, Kuzey Kıbrıs’ı tanımadıklarından Kıbrıs adası için Güney Kıbrıs ile masaya oturmaktadırlar. Türkiye, Kuzey Kıbrıs ile MEB Antlaşması imzalamış olmasına rağmen Kuzey Kıbrıs tanınmadığı için Güney Kıbrıs da bu antlaşmayı tanımamaktadır. Bu nedenle Türkiye ve Güney Kıbrıs’ın MEB ilanları çakışmaktadır.

KKTC, GKRY, Yunanistan, Mısır, Suriye, İsrail, Libya ve Lübnan gibi birçok ülkenin kıyı şeridine sahip olduğu Doğu Akdeniz’de Türkiye, en büyük kıyıya sahip ülkedir. Türkiye bölgede aktif olarak KKTC’nin ruhsat verdiği A, B, C, D, E, F, G olarak adlandırılan alanlarda sondaj ve arama faaliyetlerini yürütmektedir (Şekil 3). 2011 yılında imzalanan anlaşma çerçevesinde, Türkiye Akdeniz’de hidrokarbon aramalarına başlamıştır. Türkiye tarafından Akdeniz’de birçok sondaj kuyusu kazılmıştır. Ancak, bu kuyularda üretim yapılabilir herhangi bir petrol veya doğal gaz keşfi henüz yapılamamıştır. Bunun yanı sıra; 2019 yılında, Libya ile Türkiye arasında bir kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge sınırları anlaşması yapılmış ve bu anlaşma 2020 yılında BM tarafından onaylanmıştır.

Türkiye’nin Akdeniz’de bir ev sahibi olduğu, KKTC’nin de Akdeniz’de bir paydaş olduğu bilinmesine rağmen Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs’ın bölgedeki hakları görmezden gelinerek, bölge bir ‘‘enerji savaşları’’ alanına dönüştürülmüştür. Bölgede keşfedilen enerji kaynakları ABD, AB, GKRY, Yunanistan ve İsrail denkleminde paylaşılmaya çalışılmaktadır. Ancak tüm ülkelerce de açıkça bilinmektedir ki; Doğu Akdeniz’de kalıcı bir barış ortamının tesis edilmediği sürece doğal zenginliklerin paylaşımı da mümkün olamamaktadır.

Kaynaklar

  1. Y. Saçak, R. Serin Doğu Akdeniz Çalışmaları Staj Programı,
    https://www.tuicakademi.org/kibris-sorunu-ve-turkiyenin-enerji-politikalarinin-dogu-akdenize-etkisi/
  2. K. Erden (2022), 21. Yüzyılın Başında AB, ABD ve Türkiye İlişkilerinin Temel Açmazı: Doğu Akdeniz Enerji Kaynakları, Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi (ASOBİD). S. 12, s. 1-26.)
  3. https://bau.edu.tr/haber/15966-dogu-akdeniz%25E2%2580%2599deki-hidrokarbon-rezervleri-turkiye%25E2%2580%2599nin-572-yillik-ihtiyacini-karsiliyor
TENVAhttps://www.tenva.org
Türkiye Enerji Vakfı (TENVA), enerji kaynakları, teknolojileri, politikaları ve enerji piyasalarında gerçekleşmekte olan ulusal ve uluslararası gelişmelere aktif katkı sunmak için 2012 yılında faaliyetlerine başladı. Enerji sektörüne özel Türkiye'nin ilk ve tek düşünce kuruluşu olmanın verdiği ağırlıkla çalışmalarını gerçekleştiren TENVA bünyesinde; Enerji Teknolojileri ve Sürdürülebilirlik Araştırma Merkezi, Uluslararası Enerji Politikaları ve Diplomasisi Araştırma Merkezi, Enerji Piyasaları ve Düzenleyici İşlemler Araştırma Merkezi yer almaktadır. TENVA, dünya piyasalarındaki eğilimler ve politik gelişmeler dikkate alınarak; uluslararası bir bakış ve disiplinler arası bir anlayış ile sektörü ele alıyor ve bu anlayış çerçevesinde 2013 Haziran ayından bu yana aylık olarak Enerji Panorama dergisini yayınlıyor.

Benzer

Sosyal Medya

513BeğenenlerBeğen
431TakipçilerTakip Et
13,416TakipçilerTakip Et

Haber bültenimize abone ol

E-Bülten abonemiz olun, enerji sektörüne dair en güncel haberler ve duyurular her hafta e-posta adresinize gelsin.

spot_img

En Son Haberler