BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi olan P5+1 grubu; ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya ile Tahran yönetimi arasında yıllardır yapılması beklenen nükleer anlaşma, gözleri enerji sektörünün geleceğine çevirdi. AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ile beraber 14 Temmuz’da düzenledikleri basın toplantısı ile anlaşmaya vardıklarını kamuoyuna duyurmuştu. AB Temsilcisi Mogherini’nin İran’ın komşularıyla güven ilişkisini yeniden kuracağı görüşünü aktaran Sputniknews, bu anlaşmayı tüm dünya için umut belirtisi olarak yorumladı. İran’ın hiçbir şekilde nükleer silah edinemeyeceğinin ya da üretemeyeceğinin anlaşmaya dahil olduğunu belirten Mogherini anlaşmayı, “Çok taraflı diplomasi etkinliğinin en iyi göstergesi” şeklinde yorumladı. Öte yandan dünya basınında, küresel ve bölgesel anlamda bu anlaşmanın ne gibi sonuçlar ortaya çıkaracağı hala tartışılıyor. Hemen belirtelim, ABD Kongresi’nin anlaşmayı değerlendirmesi için 2 aylık süresi var ve süreç Temmuz ayının son haftasında başladı. ABD Başkanı Obama, anlaşmayı önlemeye yönelik her girişimi veto edeceğini söylerken İsrail hükümeti ise İran’a yönelik yaptırımların kaldırılması değil; artırılması gerektiğini ve anlaşmayı kınadıklarını açıkladı.
“Petrol fiyatları bir süre daha benzer grafikte ilerleyecek”
Uzmanlara göre, önümüzdeki süreçte mali piyasaları ciddi anlamda etkileyecek olan bu yeni koşullar ve söylemler, özellikle yatırımcılar için oldukça endişe verici görünüyor. En önemli soru ise anlaşmanın küresel petrol piyasası için öngörülebilir etkilerinin neler olduğu yönünde odaklanıyor. İran’ın küresel bir enerji oyuncusu haline geleceğini savunan görüşlere göre, alım, satım ve transfer yasaklarının ortadan kalkması ile birlikte ülke, uluslararası pazarlara açılarak petrol ve doğalgaz sektörlerinde güçlenecek.
Uzmanlara göre, İran petrolünün dünya genelinde satışının önünü açan anlaşma, küresel arzın artması ile birlikte fiyatları da aşağı yönlü etkileme gücüne sahip ama bu kısa süreli bir oluşum değil. Öncelik stoklardaki kapasitenin ihracatında olacak; çıkarma çalışmalarının artırılması ve asıl kapasitenin ortaya çıkması elbette sürece bağlı gelişecek. Sonuç olarak, 2014 yılının ikinci yarısında arz tarafında yaşanan gelişmeler ile doğru orantılı olarak ciddi bir düşüş eğilimi gösteren ve hali hazırda dalgalı yola devam eden küresel petrol fiyatları, bir süre daha benzer bir grafik çizecek. Anlaşılan o ki, küresel petrol talebinde güçlü bir toparlanma hızlı bir şekilde gerçekleşmeyecek. Önümüzdeki birkaç ay içinde, varil başına 50 doların da altına düşen petrol fiyatlarını görmemizin mümkün olduğu ifade ediliyor.
“İran doğal gaz piyasasında küresel bir oyuncu olabilir”
Kısa vadede nükleer anlaşma ile birlikte petrol fiyatlarında bir toparlanma beklenmezken diğer bir başlık, anlaşmanın doğal gaz piyasasına etkilerinin ne olacağı yönünde. Dünyanın ikinci büyük doğal gaz rezervlerine sahip ülkesi olan İran ile ilgili diğer önemli bir soru şu: “İran yakın gelecekte önemli bir gaz ihracatçısı haline gelebilir mi?”
Bugüne kadar İran’daki doğal gaz sektörünün ABD ve Avrupa’dan gelen yaptırımlar ile doğrudan yabancı yatırım akışına ve teknoloji transferine sınırlı olduğu göz önünde bulundurulursa, sektörün çoktandır olumsuz yönde etkilendiği ortada. Ancak OilPrice.com web sitesinde yapılan değerlendirmeye göre, anlaşmanın ardından İran doğal gaz piyasasında küresel bir oyuncu olma potansiyeline sahip. Fitch’in yayınladığı son rapora göre, İran’ın doğal gaz rezervleri yaklaşık 34 trilyon metreküp ve bu miktar tüm dünyadaki doğal gaz rezervlerinin yüzde 18’ine denk düşüyor. Fortune’a göre bu durum gösteriyor ki, yaptırımların ortadan kalkması ile birlikte, İran doğal gaz ve petrol rezervlerini harekete geçirecek ve fiyat konusunda söz hakkını kullanabilecek. Batı dünyasının yaptırımlarına karşın, 2014 yılında İran’ın en büyük doğal gaz üretim alanı Güney Pars Doğal Gaz Üretim Sahası’nda üretimin artış göstermesi de bir diğer dikkat çekici nokta olarak değerlendiriliyor.
NÜKLEER ANLAŞMASINDAN KRİTİK NOKTALAR:
• İran’ın uranyum zenginleştirme kapasitesi 3’te 2 oranında azaltılacak.
• 2009 yılında ortaya çıkarılan Fordow yeraltı zenginleştirme tesisi sadece askeri olmayan araştırmalar için kullanılacak.
• Mevcut zenginleştirilmiş uranyum stoğu % 96 oranında azaltılarak 7.500 kg’dan 300kg’a düşürülecek.
• Araştırma ve geliştirme faaliyetleri sınırlandırılarak uranyum zenginleştirme kapasitesi yükseltilemeyecek.
• İran 15 yıl içinde yeni bir ağır su reaktörü inşa edemeyecek. Arak’ta Ağır Su Reaktörü çok daha az plütonyum üretir hale getirilmek üzere yeniden inşa edilecek.
• Denetimler artırılacak ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) müfettişleri İran’ın nükleer sitelerine tam erişim hakkına sahip olacak.
• İran, geçtiğimiz yıllardaki şüpheli ve deneysel faaliyetler ile ilgili soruşturmalar için Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı yetkililerine gerekli bilgileri verecek.
• İran yaptırımlarda rahatlama istiyor. İran, nükleer altyapı kapasitesini ve yayılma riskini azaltmak için öngörülen yukarıdaki adımların karşılığında, ABD ve AB’nin mali ve ekonomik yaptırımlarını askıya almasını ya da iptal edilmesini istiyor.
• Yeni bir BM Güvenlik Konseyi ve silah ambargosu kararı alınması bekleniyor.
Kaynak: The Guardian, Fortune, OilPrice, Sputniknews