Yrd. Doç. Fehmi Tanrısever
TENVA Araştırma Merkezi Direktörü
Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi
Geçen aylarda yayınlanan yazılarımızda güneş enerjisi yatırımlarının finansal fizibilite analizlerini yapmış ve maksimum ekonomik katılım paylarını hesaplamıştık.
Bu paylar hesaplanırken projeler tek başına ele alınmış ve tamamen finansal bir açıdan nakit akışları hesaplanarak değerlendirilmişti. Bunula beraber önümüzdeki ihale sürecinde piyasada oluşacak katılıp paylarının finansal fizibilite hesaplarının çok ötesinde oluşması oldukça muhtemeldir. Bu noktadaki asıl sorun piyasa katılımcılarının irrasyonel hareket etmeleri değildir. Aksine, meselenin özü finansal fizibilite ve stratejik fizibilite’nin birbirinden çok ayrı kavramlar olması; ve özellikle finansal fizibilite hesaplarının ileri görüşlü perspektiflerden yoksun olmasıyla ilgilidir. Bilhassa finansal fizibilite analizleri bir projenin yaratacağı portföy sinerjisi, öncülük etme avantajı ve öğrenme eğrisi gibi nicel olmayan faydaları dikkate almaz. Stratejik fizibilite ise bir yatırım ile ilgili bütün nitel ve nicel faydaları ortaya koyarak uzun vadeli yatırım planları yapmayı gerektirir. İşin özü, finansal olarak fizibil olmayan projeler bazı yatırımcılar için stratejik fırsatlar barındırabilir. Bu fırsatları aşağıda genel hatlarıyla ele alacağız.
Pörtföy Etkisi: Enerji yatırımlarında iki artı iki dörtten fazla eder. Enerji yatırımları hiç bir zaman tek başına değerlendirilmemeli, aksine yatırımcı bu yatırımları bir pörtföy olarak düşünmeli ve ele almalıdır. Mesela bir güneş enerjisi santralinin rezervuarlı bir baraj ile beraber yaratacağı katma değer, tek başına olan değerinden çok daha fazladır. Bu durumda rezervuarlı üretim sistemleri, güneş enerjisi santrallerinin darbeli üretim yapısını gidererek operasyonel planlamayı kolaylaştırıp uzlaştırma piyasalarında dengesizliğe düşme ihtimalini ciddi oranda ortadan kaldırabilir. Yine benzer şekilde doğalgaz ve jeotermal kaynaklar ile güneş ve rüzgar enerjisi üretim sistemlerini kombinlemek doğrudan operasyonel ve finansal faydalar sağlar. Bu tür faydalar standart finansal fizibilite analizlerinde değerlendirilmedikleri için, bu analizler projelerinin finansal değerlerini olduğundan daha düşük gösterebilir.
Darbeli Üretim: Bu noktada parantez açılması gereken önemli stratejik hususlardan birisi de güneş santrallerinin dengeleme maliyetleridir. Önümüzdeki güneş enerjisi ihalelerinde 10 yıl boyunca Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) ile üretilen bütün elektirik için sabit fiyattan alım garantisi söz konusudur. İlk 10 yılın ardından yatırımcılar üretimlerini serbest piyasaya satmak durumunda kalacaklardır. Ancak güneş santrallerinin darbeli üretim yapması dolaysıyla ortaya çıkacak dengeleme maliyetlerine katlanmak durumda kalacaklardır. Bu maliyetler Avrupa ülkelerinde toplam maliyetlerin %30’u kadar olup, panel maliyetlerinden sonra ikinci büyük maliyet kalemini oluşturur. Bu aşamada ellerinde geniş enerji pörtföyleri olan yatırımcılar, güneş santrallerinin darbeli üretim yapısını ellerindeki üretim sistemleri ile belli ölçüde azaltarak bu dengeleme maliyetlerini aşağı çekip rakipleri karşısında avantaj sağlayacaklardır. Özetlemek gerekirse tamamen güneş ve rüzgar santrallerinden oluşan bir yatırım pörtföyü, uzun vadede, son derece riskli ve verimsiz bir yatırım stratejisidir.
Öncülük Etme Avantajı: Herhangi bir markete rakiplerden önce girmek bilgi, teknoloji ve deneyim avantajları sağlar. Bu avantajları elde etmek için, güneş enerjisi ihalelerine giren yatırımcılar belli bir miktar prim ödemeyi tercih edebilir. Bu prim, katkı payına eklendiğinde projenin ekonomik fizibilitesini düşürse de, stratejik olarak rakiplere karşı avantaj sağlayabilir.
Ölçek Ekonomisi ve Öğrenme Eğrisi: Zaman içerisinde güneş santrallerinin kurulumu ve yönetilmesinde kazanılan bigli ve deneyimler, ileride yapılacak yatırımlar konusunda daha kesin bilgi sahibi olmayı ve bu yatırımları daha iyi değerlendirmeyi sağlar. Bu kazanılan tecrübeler yatırımcılar için yeni iş alanları açmaya ve katma değer yaratmaya yardımcı olur. Ayrıca ölçek ekonomisi enerji yatırımlarında büyümeyi gerektirir. Büyük yatırımcılar pörtföylerini daha verimli değerlendirip yönetebilir.
Özetle güneş enerjisi yatırımlarını salt finansal fizibilite açısında ele almak kısa vadeli bir bakış acısı olup uzun vadede yatırımcı için faydadan çok zarar getirebilir. Güneş enerjisi yatırımları stratejik fizibilite açısında ele alınmalı, sadece doğrudan nicel faydaları değil bütün nitel faydaları içine alacak şekilde stratejik bir bakış acısı ile değerlendirilmelidir.
*”This article has been written in Turkish”