Elektrik Tedarikinde Rekabetin Doğası ve Geleceğe Yönelik Beklentiler-“The Nature of Electricity Supply Competition and Expectations for Future”

0
438

Dr. Fatih Cemil Özbuğday
TENVA Araştırma Merkezi Direktörü
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İktisat Bölümü

Özendirici düzenlemenin daha önceki yazılarımızda değindiğimiz fikir babası Britanyalı Prof. Stephen Littlechild, 1983 Kasım’ında Michael Beesley ile birlikte elektrik dağıtım şirketlerini oldukça meşgul edecek bir fikirle geldi: elektrikte tedarik rekabeti. 1990’larda Prof. Littlechild bu fikrini enerji ve düzenleme iktisadı yazınının diğer önde gelen profesörlerinden Amerikalı Bill Hogan ve Paul Joskow ile paylaştı. Amerika Birleşik Devletleri gibi rekabet odaklı bir ülkede bu fikrin beğenileceğini düşünmüştü. Ancak Prof. Hogan ve Prof. Joskow bu fikrin işe yaramayacağını, büyük tüketicilerin zaten özel tarifelerden yararlandıklarını, küçük tüketicilerin ise ilgilenmeyeceğini belirtti.

Peki, şu anda ülkemizde elektrik dağıtım şirketlerinin başını ağrıtan bu tedarik rekabeti fikrini ortaya atarken Bay Littlechild’ın aklında ne vardı? Avusturya ekolünün rekabetin girişimci ruhu canlandırarak piyasayı istenilen sonuçları doğurmaya zorlayacağını öne süren görüşünü benimseyen Bay Littlechild söz konusu öneriyi ortaya atarken aklında 2 şey vardı:

1. Düzenleyici otoritenin piyasadaki kapsayıcılığını daraltmak
2. Politik çıkarlar doğrultusunda elektrik fiyatlamasının önüne geçmek

Bir başka deyişle, elektrik tedarikinde rekabet fikrinin temelinde fiyatların piyasada oluşan rekabetin sonucunda oluşması yoluyla gelir tarifesi düzenlemesi ihtiyacını ikame etmesi ve politik çıkarlara hizmet eden fiyatlamanın önüne geçmesi yatmaktaydı.

Elektrikte tedarik rekabetinin, yukarıdaki amaçları gerçekleştirmesi beklenirken aynı anda bir piyasa katılımcısı olarak tüketiciyi de daha aktif olarak piyasanın oluşum sürecine katması beklenmekteydi. Tedarikçisini seçen tüketici, sadece tedarikçilerin verimliliğini artırmakla kalmayacak üretimde de etkinlik artışının yolunu açacaktı.

TEORİDEN PRATİĞE GEÇİŞ

Elektrikte tedarik rekabetinin temel mantığından ve düşünsel temellerinden söz ettik. Peki, bu teorik öngörünün pratikte yansıması nasıl oldu? Bazı ülkelerde elektrik tedarikinde rekabet sonucu ortalık toz dumana bürünürken, bazı ülkelerde resmen hiçbir şey olmadı. Hâlihazırdaki perakende şirketleri sessiz sakin bir şekilde müşterilerine hizmet etmeyi sürdürdüler.

Elektrikte tedarik rekabetinin başarıya ulaştığı (başarıdan kastımız geçiş oranlarının yüksekliği ve sunulan kontratların çeşitliliği) ülkelere baktığımızda (Birleşik Krallık, İsveç, Norveç gibi) belli başlı birkaç ortak unsura rastlıyoruz. Bunları özetle aşağıdaki gibi ifade edebiliriz:

• Müşterilerin önemli bir kısmının aktif bir şekilde piyasaya katılımı
• Tedarikçi rekabetini baltalayacak, hâlihazırda piyasa fiyatlarının altında uygulanmaya devam eden gelir tarifelerinin ortadan kaldırılması
• Elektriğin arz zincirinin diğer halkalarında serbestleşmenin tam olarak yapılması
• Akıllı sayaç renovasyonunun önemli ölçüde tamamlanması
• Müşterilerin ihtiyaçlarına en iyi hitap eden tedarikçiyi arama maliyetlerini minimize eden ve bir kamu otoritesi tarafından yönetilen bir web sitesi

Hangi tip müşteriler tedarikçisini değiştiriyor?

Elektrikte tedarik rekabeti ve tüketici seçimi üzerine yapılmış çalışmalara baktığımız zaman belli başlı müşteri tiplerinin tedarikçilerini değiştirme olasılıklarının daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bu müşteri gruplarını aşağıdaki gibi kategorize edebiliriz:
• Eğitimli tüketiciler (yeşil enerji tercihleri daha fazla olduğu için)
• Nüfus yoğunluğu yüksek olan yerlerde yaşayan tüketiciler
• Elektriği ısınma amaçlı kullanan tüketiciler (elektrik faturaları çok daha yüksek meblağlarda geldiği için)
• Aylık tüketimi daha az değişken olan tüketiciler (tedarikçi değiştirmeden elde edecekleri faydaları daha net hesaplayabildikleri için)
• Son zamanlarda televizyon içeriği ya da telefon hizmeti tedarikçisini değiştirmiş tüketiciler (arama maliyetlerine katlanmaları daha olası olduğu için)

Bununla birlikte tüketicilerin birçoğunun hâlihazırdaki tedarikçilerinden vazgeçmeyerek, rakip firmaların önerdiği fiyatların üzerinde fiyatlar ödemeye razı olduğunu görüyoruz. Bunun temel sebebi ise tedarikçi seçmek için yapılan aramanın “maliyetli” olduğu algısı. Yani kısaca, arama maliyetlerinin yüksekliği.

Sektörde kimler yeni oyuncu oluyor?

Birçok ülkede elektrik tedarikinin rekabete açılmasının ardından sektöre iki farklı yapıda firmanın girişinin söz konusu olduğunu görüyoruz:

• Yeni bir iş modeli deneyen bağımsız ve yeni kurulmuş ufak şirketler.
• Başka bir endüstriyel sektörde (doğalgaz gibi) faaliyet gösteren büyük firmalar.

Birinci kategorideki firmalar hangi ülkede olursa olsun başarısız oldular. Ya iflas ettiler, ya piyasadan çıkmak zorunda kaldılar ya da elektrik üreticileri tarafından satın alınarak dikey bütünleşmenin konusu oldular. Elektrikte tedarik rekabetinin başarısı için kıyaslama noktası olarak verilen Birleşik Krallık’ta bile 2000 yılından beri 20 yeni firma piyasadan çıktı ve bu tarz firmaların toplam pazar payları tedarikçi değiştirmenin en yoğun olduğu yıllarda bile % 2’yi geçmedi.

Öte yandan ikinci kategoride bahsedilen firmalar birçok ülkede elektrik tedarikinde rekabetin önemli unsurları oldular. Birleşik Krallık’ta yerleşik gaz şirketleri elektrik tedarikinde piyasaya giriş yapan temel aktör oldular. Finlandiya’da perakende zinciri olan Halpa Halli ve benzin istasyonu markası olan Station 1 İnternet üzerinden elektrik satmaya başladı. Burada başarı, elektrikle birlikte diğer ürünlerin birlikte sunularak ilave katma değer yaratılmasından ve “kapsam ekonomisi”nin yakalanmasından kaynaklanmaktaydı. Birden fazla ürünü birlikte satan (elektrik de dahil) bu firmalar ortalama pazarlama ve promosyon harcamalarını düşürebildiler ve rekabetçi avantaj yakaladılar.

Türkiye’de Beklentiler

Gelin şimdi yukarıda değindiğimiz meseleleri Türkiye bağlamında değerlendirelim. Elektrik tedarikinde rekabetin başarılı olması için gereken şartların ışığında Türkiye’de elektrik tedarikinde rekabetin istenilen seviyeye ulaşıp ulaşamayacağına dair çok basit bir var-yok çözümlemesi yapalım:

• Müşterilerin önemli bir kısmının aktif bir şekilde piyasaya katılımı (yok)
o Türkiye’de tüketici birlikleri zaten genel olarak zayıf. Elektrik tedarikçisi seçiminde de tüketici birliklerinden henüz yeterince bir inisiyatif ya da girişim göremedik şu ana kadar. Öte yandan bireysel tüketicinin farkındalığı çok düşük. Bazıları elektriği hâlâ devletten aldığını zannediyor. Özetle, kullanım limiti düştükçe tüketici bırakın piyasaya katılmayı, korunmaya muhtaç hale geliyor.
• Tedarikçi rekabetini baltalayacak, hâlihazırda piyasa fiyatlarının altında uygulanmaya devam eden gelir tarifelerinin ortadan kaldırılması (yok)
o Özellikle “sanayi tarifesi” adı altında piyasa fiyatının altında düzenlenen tarifeler, elektrik tedariki rekabetini büyük tüketiciler için ortadan kaldırıyor.
• Elektriğin arz zincirinin diğer halkalarında serbestleşmenin tam olarak yapılması (kısmen var)
o Dağıtım firmaları özelleştirilmiş olsa bile, üretim tesislerinin özelleştirilmesi yeni başlayacak.
• Akıllı sayaç renovasyonunun önemli ölçüde tamamlanması (kısmen var)
o Sayaçlar değiştirilmeye devam ediliyor. Belli oranda bir dönüşüm sağlandı.
• Müşterilerin ihtiyaçlarına en iyi hitap eden tedarikçiyi arama maliyetlerini minimize eden ve bir kamu otoritesi tarafından yönetilen bir web sitesi (yok)
o Yurtdışında böyle bir web sitesi ya rekabet kurumu ya da tüketici kurumu (bizim ülkemizde karşılığı yok) tarafından işletilirken, bizde fiyat ve ürün kıyaslamasına izin veren bir web sitesi mevcut değil. Dahası, olsa dahi, hangi kurum tarafından (EPDK?) işletileceği belirsiz.

Bunlara dayanarak, rekabetçi olmaktan biraz uzak, tüketici seçiminin sınırlı olduğu ve gelir tarifesi düzenlemesinin yoğun olduğu bir piyasa öngörüyorum yakın gelecekte. Peki, sektörde hangi tarz oyuncular varlığını sürdürecek? Bununla ilgili öngörümde ise 3 tarz firma mevcut:

• Görevli tedarik firmaları (bir önceki öngörüm ışığında değerlendirildiğinde çok şaşırtıcı olmasa gerek)
• Üretici-tedarikçiler
• Süper perakendeciler

Üretici-tedarikçilerden maksadım binlerce tüketiciye yüksek miktarda elektrik satabilme kapasitesi olan devasa üretim tesislerine sahip firmalar. Bu firmalar doğrudan tedarik ayağında hizmet sunarak marjlarını artırmak isteyebilir. Süper perakendeciler ise başka bir endüstriyel sektörde faaliyet gösteren, perakendeciliği çok iyi bilen, çok geniş bir müşteri portföyü olan şirketler. Elektrik ile beraber başka bir ürünü ya da hizmeti sunarak katma değeri artıran ve kapsam ekonomisinden yararlanarak ortalama pazarlama ve tanıtım maliyetlerini düşüren bu şirketler görevli tedarik firmalarını oldukça zorlayabilir. Süper perakendeci olarak mesela “gaz + elektrik”çileri, “İnternet + elektrik”çileri ya da “dayanıklı tüketim malı + elektrik”çileri piyasada görebiliriz. Kaldı ki son zamanlarda bir başka hizmet tedarikçisini (telefon ya da TV içeriği gibi) değiştirmiş tüketicilerin elektrik tedarikçisini de değiştirme olasılığının daha yüksek olduğu günümüzde, süper perakendeciler pastadan daha fazla pay alabilirler.

Uzun lafın kısası, elektrik tedarikinde rekabetin doğasından ilham alarak, serbestleştirilmesi tam yapılmamış, devlet müdahalesinin halen yoğun olduğu bir piyasada, bilinci ve farkındalığı düşük geniş bir serbest tüketici kitlesini ikna etmek için görevli tedarikçilerin, üretici-tedarikçilerin ve süper perakendecilerin aksak bir şekilde yarıştığı ancak ufak ve bağımsız şirketlerin oyun dışı kaldığı bir yapıyı öngörüyorum.

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz