Dr. Fatih Cemil Özbuğday
TENVA Araştırma Merkezi Direktörü
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İktisat Bölümü
Serbest tüketici limitinin 2015 yılı itibariyle 0’a düşürülmesi ve elektrik tedarik piyasasının böylece tamamen serbestleştirilmesi, farkında olmasak bile biz küçük tüketicileri ya da hane halkını elektrik piyasasında ilk kez aktif bir paydaşa dönüştürecek. Öteden beri kendisine ulaştırılan elektrik konusunda hem fiyat hem de ürün farklılaştırılması adına pek fazla söz sahibi olmayan küçük tüketiciler artık etkili bir konumda olacak. Bunun nasıl olacağını ayrıntılarıyla anlatmadan önce “serbest tüketici” kavramı hakkında birtakım arka plan bilgileri vermekte yarar var.
Serbest Tüketici Yönetmeliği’nin 24866 sayılı ve 4 Eylül 2002 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından Türkiye’de serbest tüketicilerin elektrik tedarikçilerini seçme dönemi başlamış oldu. İlk zamanlarda yıllık tüketimleri 9 milyon kilovat saat elektriği aşan tüketiciler tedarikçilerini seçebiliyorken, yıllar içinde bu tüketim rakamları Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından giderek aşağı çekildi ve nihayet 2015 yılı itibariyle bu limitin tamamen ortadan kaldırılması beklenmekte. Bunun anlamı, bu sürecin başında sadece büyük ticari ve sanayi kuruluşları serbest tüketici olup elektriklerini istedikleri tedarikçiden daha indirimli fiyatlardan alabiliyorken artık biz küçük tüketicilerin de elektrik tedarikçilerini seçebilecek duruma gelmesidir. Yani bundan sonra biz küçük tüketiciler de özel hukuk hükümlerine tabi ikili anlaşmalar yoluyla elektriğimizi temin edeceğiz.
Küçük Tüketici Nelerden Yararlanabilir?
Peki, talep tarafını temsil eden biz küçük tüketicilerin elektrik tedarikinin rekabete açılması suretiyle piyasaya katılımının ne gibi etkileri olacak? Bununla ilgili beklentileri teker teker sıralamadan önce elektrik tedarikinin finansal bir ilişkiden ibaret olduğunu hatırlamamız gerekir. Elektrik tedarikinde herhangi bir fiziksel üretim ya da teslim söz konusu değildir. Tedarikçiler üretici-toptancı ile bireysel tüketiciler arasında finansal aracılardır. Durum böyle olunca da elektrik tedarikinde rekabetin olası faydalarının öncelikle finansal konularda bireysel tüketicilere yansıması öngörülebilir. Bu doğrultuda, elektrik tedarikçilerinin müşteri kapma arayışında finansal anlamda daha cazip teklifler sunmaya mecbur kalacaklarını bekliyoruz. Yerleşik tedarikçilerin de aynı şekilde müşterilerini elde tutmak için hâlihazırdaki sözleşmelerini daha çekici hale getirmelerini umuyoruz. Daha cazip bir teklifin unsurları neler olabilir sorusunun yanıtına gelince… Burada en önemli unsurun fiyat olduğunu görüyoruz. Fiyatların belirlenmesinde düzenlemenin dışında piyasa koşulları etkili olacağından maliyetlere daha yakın bir fiyat düzeyinin oluşmasını ümit ediyoruz.
Elektriğin fiyatının doğrudan indirilmesinin dışında küçük tüketiciler olarak elektrik tedarikçilerinden ne gibi finansal çıkarlar sağlayabiliriz? Burada dünyadaki diğer örneklere bakmakta yarar var. Elektrikte tedarik rekabetine önceden geçmiş olan ülkelere baktığımız zaman, piyasadaki firmaların elektrikle beraber birkaç hizmeti ya da ürünü aynı anda sattığını görüyoruz. Örneğin elektrik ve gaz bir tüketiciye aynı şirket tarafından satılıyor. Bu örnekler telefon hizmeti + elektrik, Internet aboneliği + elektrik şeklinde de çoğaltılabilmekte. Özetle, kapsam ekonomisinin getirilerinden faydalanarak küçük tüketiciler elektrik ile birlikte diğer hizmetlerden daha uygun koşullarda yararlanabiliyorlar. Ülkemizde ise elektrik ile birlikte ürünlerini satabilecek farklı sektörlerde faaliyetlerini sürdüren fazla sayıda büyük perakendeci var. Bu firmaların elektrik tedariki sektörüne de girmesi durumunda tüketicilerin hoşuna gidecek teklifleri piyasada görmeyi bekleyebiliriz.
Elektrik tedarikinde rekabetin sonucunda bireysel tüketicilerin elde edebilecekleri yukarıda söz ettiğimiz doğrudan finansal faydaların yanı sıra, tüketicilerin yararlanabilecekleri diğer unsurlar da ödeme seçeneklerindeki çeşitlilik ve faturaların süresidir. Müşteri kapma yarışının sonucunda farklı kredi kartlarıyla (cazip koşullarda) ödeme yapabilme veya fatura sürelerinin tüketici tercihlerine göre daha kısa ya da uzun olması da bireysel tüketicilerin yararlanması beklenen unsurlar arasındadır.
Elektrik tedarikinde rekabetin bir başka faydası ise tüketicilerin kullandıkları elektriğin kaynağını seçebilecek olmasıdır. Özellikle çevre duyarlılığı olan ve karbon salımı konusunda hassas olan küçük tüketiciler, kullandıkları elektriğin tamamının ya da büyük kısmının yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmesini talep edebilirler. Böylelikle küçük tüketiciler de çevrenin korunmasına ve iklim değişikliğinin önüne geçmeye kendilerince katkıda bulunabilirler.
Özetle, elektrik tedarik piyasasının serbestleştirilmesinin küçük tüketiciyi aktif bir paydaş haline dönüştürerek daha etkin bir piyasa yapısının oluşmasına katkıda bulunması bekleniyor. Ancak buraya kadar sözünü ettiğimiz beklenen faydaların gerçekleşmesinde gerekli bir koşul ise tüketicilerin arama maliyetlerine katlanarak kendi ihtiyaçlarını ve beklentilerini en iyi karşılayan tedarikçiyi arayıp bulmalarıdır. Tüketicilerin pasif kalması durumunda yukarıda sözü edilen beklentilerin hiçbiri gerçekleşmeyecek, yerleşik tedarikçiler eski koşullarda elektrik satmaya devam edeceklerdir. Küçük ölçekli serbest tüketicilerin ne kadarının seçme haklarını kullanacakları ya da ne kadar bir potansiyel taşıdıkları ise ayrı bir yazının konusudur.
Elektrik Piyasasının Dönüşümünün Önemli Bir Ayağı
Türkiye’de elektrik piyasasının tek bir aktörün baskın olduğu yapıdan (TEK), piyasa mekanizmasının hâkim olduğu bir yapıya dönüşümünde birçok reform gerçekleştirildi: perakende ve dağıtım firmaları hukuken ayrıştırıldı, dağıtım firmaları özelleştirildi. Yakın gelecekte de üretim varlıklarının özelleştirilmesi başlayacak. Bu reformların tamamlayıcısı çok önemli bir diğer reform da elektrik tedarikinin tamamen rekabete açılması. Böylelikle piyasanın en önemli paydaşlarından biri olan ancak şu ana kadar fazla söz sahibi olamamış tüketicilerin de bir söz hakkı olacak. Daha resmi bir deyişle, elektrik tedarikinin tamamen rekabete açılması süreci, hem 17.3.2004 tarih ve 2004/3 sayılı Yüksek Planlama Kurulu’nun ‘Elektrik Enerjisi Sektörü Reformu ve Özelleştirme Strateji Belgesi’nde yer alan “elektrik enerjisi üretimi ve ticareti faaliyetlerinde oluşacak rekabet yoluyla ve hizmet kalitesinin düzenlenmesiyle sağlanan faydanın tüketicilere yansıtılması” hedefine hem de 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun amaç maddesinde belirtilen “elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması” hedefine hizmet edecek.
*”Yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Türkiye Enerji Vakfı’na aittir. Tekrar yayınlanması halinde kaynak gösterilerek bu sayfaya aktif bağlantı sağlanması zorunludur.”