-1.7 C
Ankara
Tuesday, December 17, 2024
spot_img

“ELEKTRİK SAVAŞLARI”

Mücahit SAV

EÜAŞ/ETKB

Elektrik Enerjisi konusunda; Thomas Edison, George Westinghouse ve Nikola Tesla’nın çok önemli çalışmaları olmuştur. Edison’un 1800’lü yıllarda sokak aydınlatmaları için doğru akımı (DC) kullanması, Tesla’nın yine o yıllarda uzun mesafelere düşük maliyetlerle elektriği iletmek için alternatif akımı (AC) kullanması, elektrik enerjisi için bir çığır açmıştır.

2019 yılında vizyona giren ve orijinal adı War of Currents (Akım Savaşları) olan film; Thomas Edison ve Nikola Tesla ile Westinghouse arasındaki doğru akım, alternatif akım savaşını anlatmıştır. Edison doğru akım üzerinde sonuna kadar ısrar etmiş olup, Tesla’nın alternatif akımına kaybetmiştir. Günün sonunda Edison’un kazandığı en önemli şey ise halen çoğu insanın bilmediği sinemanın keşfinin onun tarafından yapılması olmuştur.

Akımlar Savaşı’nın sonucunda bugün kullandığımız şebeke sistemi belirlenmiştir. Halen dünyadaki şebekelerde genel olarak AC sistemler kullanılmaktadır. Tesla’nın Westinghouse ile birlikte çalıştığı uzun mesafelere gerilimin yükseltilerek taşınması için kullanılan alternatif akım sistemi sayesinde, Niagara Şelalesin’nin hidrolik gücü keşfedilerek, buradan üretilen elektrik Amerika kıtasına sonra da tüm dünyaya ulaştırılmıştır.

Elektriğin Önemi

2021 yılının ilk aylarında ABD’de yaşanan soğuk hava koşulları ve afet birçok eyalette çok geniş çaplı elektrik kesintilerine sebep olmuştur. Forbes sitesinde yer alan habere göre; elektrik kesintisi ve doğa olayları sebebiyle ABD’nin iç üretiminin yüzde 40’ı yani günlük 4 milyon varil ham petrol üretimi durdurulmuştur. Ayrıca günlük 6 milyon varil rafineri kapasitesi durdurulmuştur. ABD’nin toplam doğal gaz üretiminin yüzde 20’sine tekabül eden, günlük yaklaşık 600 bin m³ doğal gaz üretimi de durdurulmuştur. Elektrik kesintisi nedeniyle binlerce gaz istasyonu ise faaliyetine ara vermiştir. Yine Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2000’li yıllarda yaptığı bir çalışma, Türkiye’de meydana gelen elektrik kesintilerinin ekonomiye verdiği zararları çok net bir şekilde göz önüne sermiştir. Bu çalışmaya göre; o yıllarda meydana gelen bir saatlik elektrik kesintisi, borsalarda 6.480 milyon dolar, kredi kartı uygulamalarında 2.580 milyon dolar ve yarı iletken endüstrisinde (tüm otomasyon sistemleri) ise 24.000 milyon dolar kayba neden olmaktadır.

Tüm bunlar da gösteriyor ki petrolden ve doğal gazdan daha önemli olan elektriğin, dünyanın en büyük enerji kaynağı olduğudur. Küresel ısınmanın had safhada olduğu ve iklim değişikliklerinin yaşandığı günümüzde elektrik kesintilerinin sık sık gerçekleşeceği beklenmektedir. Artık günümüzde gelişmiş ülkeler; enerji arz güvenliği için petrol ve petrol ürünlerine yönelmek yerine özellikle elektrik arz güvenliğini sağlamının yollarını araması gerekmektedir.              

Halen dünya nüfusunun yüzde 10’undan fazlası elektriğe kavuşmuş değildir. Bu insanların yüzde 85’i Afrika ve Güney Asya’nın kırsal bölgelerinde yaşamakta olup, elektrik enerjisine erişimlerinin sağlanması son derece önemlidir. Dünya nüfusunun yaklaşık % 32’si olan 2,5 milyar insan ise yemek pişirmek için geleneksel yöntemlerle biyokütle ve kömür enerjisinden yararlanmaktadır. Uluslararası Enerji Ajansı’nın mevcut politikaları içeren 2021 yılı projeksiyonu bu durumun uzun dönemde de devam edeceğini ve 2030 yılında 670 milyon insanın (2030’daki olası dünya nüfusunun % 7,9’u) elektriksiz yaşamaya, 2,1 milyar insanın da temiz pişirme tekniklerine sahip olmadan hayatlarını idame ettireceklerini göstermektedir.

2021 yılında elektriğin, dünya nihai enerji tüketimi içindeki payı % 20,4 olmuştur. Dünyanın en çok elektrik üreten ve tüketen ilk 10 ülkesi, dünya toplam elektrik üretim ve tüketiminin yaklaşık yüzde 50’sini karşılamaktadır. Bu ilk 10 ülke de elektrik üretimlerinde daha çok nükleer enerji ve doğal gaz kaynaklarından faydalanmaktadır.

Ülkelere göre dünyada en fazla elektrik üretim miktarları, kurulu güç kapasitesi ve elektrik fiyatları Tablo 1’de verilmiştir.

Elektrik enerjisi tüketimi; sanayileşme, ekonomik ve sosyal gelişmenin en önemli göstergelerinden biridir. Şu an dünyada en hızlı gelişme gösteren enerji formu, elektriktir. Özellikle sanayileşmiş ülkelerde toplumların gelişmeleri ve hayat standartları elektrik sistemlerinin gelişmesiyle, kişi başına elektrik tüketimleriyle ve enerji yoğunluklarıyla ölçülmektedir.

Ancak dünyada son yıllarda tasarruf edilen enerji birimi olarak “Negawatt” kavramı piyasalarda yer almaya başlamıştır. Elektrik kurulu gücün birimi olan megawattın artırılması yerine geliştirilen negawatt terimi, enerji politikalarının belirlenmesinde giderek daha çok fazla kullanıldığı görülmektedir. Negawatt üretmenin en ucuz ve kolay yollarından biri enerji verimli cihazları kullanmaktan geçmektedir. Örneğin 100 watt’lık bir lambayı, 15 watt gücünde yüksek verimli lambalarla değiştirdiğimizde, 85 watt’lık kazanılan fark negawatt olmaktadır.

Teknolojilerin gelişmesiyle birlikte enerjideki arz ve talebi dengelemek adına Kamu ve özel şirketler negawatt üretmeye yönelik adımlarını hızlandırmıştır. Mesela İngiltere’de pik saatlerde büyük çapta tüketicilerin elektrik enerjisi kullanımını azaltması durumunda, Devlet bu şirketlere çeşitli teşvikler sağlamaktadır. Yine ABD’de üretilen negawatt’ların alınıp satıldığı borsalar ortaya çıkmıştır. Bu tür sistemlerin yaygınlaşmasıyla tüketiciler elektrik enerjisi giderlerini azaltırken, üreticiler de daha az üretim yaparak karbon salımlarının azalmasına neden olabilmektedir.  

Elektrik Enerjisine Dönüştürülen Önemli Enerji Kaynakları

Elektrik enerjisi ikincil bir enerji kaynağı olarak kabul edilmekte olup, aynı zamanda enerji taşıyıcısı olarak da tanımlanmaktadır. Elektrik genel itibariyle petrol, doğal gaz, kömür, nükleer enerji, hidrolik, güneş ve rüzgâr gibi birincil enerji kaynaklarının dönüşümünden elde edilmektedir. BP’nin en son yayınladığı 2020 ve 2022 yılları Enerji Görünümü Raporuna göre; nihai enerji tüketiminde elektriğin önemi önümüzdeki 30 yıl içinde önemli ölçüde artacağı belirtilmiştir. 2020 yılında elektrik üretiminde sırasıyla kömür ve doğal gaz ilk iki sırada yer alırken, bu sıralamanın 2030 yılından itibaren değişeceği ve 2050’ye gelindiğinde ise güneş ve rüzgârın ilk iki sırayı elde edeceği beklenmektedir.

Doğal gaz, petrol ve ithal edilen kömür gibi enerji kaynakları ülkeler için hem elektrik enerjisi maliyetlerini hem de cari açık oranlarını etkilemektedir. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de elektrik enerjisi maliyetlerini en aza indirmek için yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimine ağırlık verilmiş olup, özellikle ithal edilen petrol ve doğal gaz gibi petrol türevlerinden elektrik üretiminin azaltılması amaçlanmıştır.

Günümüzde kömür ve petrol gibi yakıtlardan elektrik üretimi yapılmasının yanı sıra daha çok yine bir petrol türevi olan fosil kaynaklı doğal gaz ve çağımız enerji kaynağı olan nükleer enerjiden elektrik üretimi yapılmaktadır. Ayrıca ülkeler ve dünyaca ünlü enerji şirketlerince başta denizlerde olmak üzere birçok bölgede petrol ve doğal gaz aramalarına ağırlık verilerek, enerji alanında başka ülkelere bağımlı kalınmaması ve elektrik üretiminde yüksek maliyetlerin önüne geçilmesi için yoğun çaba sarf edilmektedir.

Nükleer enerji; bugün dünyada elektrik üretiminde tercih edilen enerji kaynaklarının yüzde 15-20’sini oluşturan, dünya nüfusunun üçte ikisinin yaşadığı alanlarda kullanılan ve dünya ekonomisinin aslan payına sahip ülkelerin tercihi olan, çevreyle barışık ileri teknoloji ürünü bir enerji kaynağıdır. Avrupa Birliği genelinde, nükleer santrallerin geliştirilmesine önemli miktarda kaynak ayrılmakta ve 2030 yılına kadar çoğunluğu mevcut kapasitenin yenilenmesi olmak üzere, nükleer kapasitenin arttırılması planlanmaktadır. Ülkeler bazında bakılırsa elektrik talebinin Fransa yaklaşık yüzde 72’sini, Çernobil kazasını yaşayan Ukrayna yüzde 55’ini, Belçika yüzde 50’sini, İsveç yüzde 40’ını, Güney Kore yüzde 27’sini, Avrupa Birliği yüzde 30 ve ABD yüzde 20’sini nükleer enerjiden karşılamaktadır. Ayrıca, dünyanın dört bir tarafında devam eden nükleer enerji santral inşaatlarının, nükleer enerjiye talebin gelecekte de artarak devam edeceğinin açık göstergesi olduğu görülmektedir.

Türkiye’nin Durumu

TEİAŞ tarafından açıklanan verilere göre; Türkiye için 2017 yılı kişi başı net elektrik tüketimi 2.844 kWh iken, ABD 11.681 kWh, Norveç 21.591 kWh, OECD ülkeleri ortalaması ise 7.329 kWh olmuştur. Türkiye’nin 2020 yılı kişi başı elektrik tüketimi net 3.084 kWh iken, aynı yıl için OECD ülkeleri ortalaması 6.944 kWh olmuştur. Yıllık artış oranlarına bakılırsa; OECD ve Avrupa ülkelerinin kişi başı elektrik tüketimine, Türkiye’nin 2040 yıllarında ulaşması öngörülmektedir.                  

Türkiye Elektrik Piyasası özelinde fiyatları belirleyen santraller genellikle, yurtdışından ithal edilen doğalgaz ile üretim yapan santraller veya puant saatlerde üretim yapan barajlı hidroelektrik santraller olmaktadır. Elektrik üretiminde yoğun olarak kullanılan doğal gazın % 98-99’u ithal edilmektedir. Bu nedenle elektrik arzında yerli ve yenilenebilir kaynaklara ağırlık verilerek, kömür ve petrolün yanı sıra, doğal gazın da payı düşürülmeye çalışılmaktadır. Hidroliğin başını çektiği, güneş, rüzgâr, jeotermal gibi önemli enerji kaynaklarının avantajları göz önüne alınarak, çağımız enerji kaynağı olan yenilenebilir enerji kaynakları alanında önemli ilerlemeler sağlanmıştır.

Dünyanın en çok elektrik tüketen ülkelerinin hemen hemen hepsi elektrik üretiminin önemli bir bölümünü nükleer enerjiden sağlamaktadır. Türkiye de bu ülkeler arasına girebilmek için uzunca zamandır çalışmalar yapmaktadır. Bu kapsamda, 2010 yılında elektrik üretimi amacıyla kurulması tasarlanan nükleer santrallerle ilgili olarak Rusya ile Akkuyu’da ‘Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletilmesine Dair İşbirliğine İlişkin’ Hükümetlerarası bir anlaşma imzalanmıştır. 4  üniten oluşacak santralin ilk ünitesi 2024 yılında, diğer ünitelerinin de birer yıl arayla 2027 yılı sonuna kadar işletmeye alınması planlanmaktadır. Söz konusu santraller; enerjide arz güvenliğinin sağlanabilmesine ve kaynak çeşitliliğine katkı sunarak, elektrik enerjisi arzında riski minimize etmede elzem baz yük santralleridir.

Türkiye’de elektrik üretiminde doğal gazın yaygın olarak kullanılması, üretim maliyetlerine artırıcı yönde etki etmektedir. Doğal gaz ve petrolün yurtdışından ithal edilmesi ise aynı zamanda cari oranları aşırı yükseltmektedir. Bunun bir nebze önüne geçmek için birçok ülke gibi Türkiye tarafından da Karadeniz ve Akdeniz’de derin deniz petrol ve doğal gaz arama ve üretim faaliyetleri sürdürülmektedir. Özellikle Akdeniz’de birçok kıyı ülkesinin arama çalışmaları bulunmaktadır. En son Türkiye ile Libya arasında 2019 yılında “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Mutabakatı” imzalamış olup, güneybatı deniz sahasında kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırı belirlenmiştir.  Yunanistan, Güney Kıbrıs, İsrail, Mısır, Lübnan ve Suriye gibi sorun yaşanılan tüm bu ülkelerin arasından sıyrılarak, enerji denklemi açısından Doğu Akdeniz’de böyle bir adımın atılması Türkiye açısından son yılların önemli başarılarından olmuştur. Karadeniz’de ise şimdiye kadar toplam 710 milyar metreküp gaz keşfi yapılmış olup, petrol ve gaz arama çalışmaları devam etmektedir.

Sonuç

Enerji kaynakları tüm ülkelere eşit olarak dağılmış durumda değildir. Dünyada bazı ülkeler zengin rezervlere sahip olup üretici konumundayken, diğerleri bu enerji kaynaklarını elde etmeye çalışan tüketici konumundadırlar. Nüfus artarken ve ülkeler daha fazla enerji kullanarak gelişirken, enerji kullanımından kaynaklanan bir çok sorun dünya gündemini meşgul etmektedir.

Ancak enerji ve enerji kaynakları gelişmişliğin göstergesi olmasına rağmen bulunduğu çoğu coğrafyaya da hep dert, eziyet, sıkıntı getirmiştir. Düşünüldüğünde, dünyada yaşanan bunca acıların ve sorunların büyük bir çoğunluğunun altında yatan şeylerin başında; enerji ham maddelerine sahip olmayı isteme, enerji güvenliğini tesis etme arzusu ve elektriği en az maliyetlerle üretmenin yattığı görülmektedir.

Günümüzde ülkelerin gelişmişlik seviyeleri artık tükettikleri enerji özellikle de elektrik enerjisi ile ifade edilmektedir. OECD ülkeleri içerisinde yer alan Türkiye’nin de ekonomik gelişmişlik seviyesini yakalayarak bu pazarda yerini alması pek tabii ki çok önemlidir.  Türkiye enerji ve doğal kaynaklar bakımından zengin ve verimli bir yer olmasa da bu alanda güçlü olan yanları vardır. Bunlar; temiz ve yenilenebilir enerji potansiyelinin varlığı, enerji kaynaklarının çeşitliliği ve enerji piyasasının liberalleşmesi gibi özellikleridir.

Türkiye’de 2001 yılında yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Kanunu ile birlikte enerji sektöründe yapılacak yatırımların Kamu Kuruluşları yerine özel sermaye şirketlerince yapılması uygun görülmüştür. Artık Elektrik Üretim A.Ş. gibi Kamu Kuruluşlarının yeni üretim tesisi kurma ve kiralama görevi bulunmamaktadır. Uzun yıllar yatırım yapamayacak olan EÜAŞ’ın, devamlı yatırım yapabilecek olan serbest enerji şirketleri karşısında elektrik üretim payı oldukça azalmış olacaktır. Üretim bakımından enerji sektöründe şu an Türkiye’nin en büyük Kuruluşu olmasının yanı sıra en güçlü sanayi kuruluşlarından da biri olan EÜAŞ artık, sadece Türkiye sınırları içerisinde değil, tüm dünyada elektrik üretim ve tesislerin işletilmesi işleri ile ilgilenebilmelidir. Ayrıca, TEDAŞ’ın veya TEİAŞ’ın da başka ülkelerde elektrik dağıtım ve piyasa faaliyetleri işlerine girmesi veya TEMSAN A.Ş. gibi bir şirketin de tüm dünyaya türbin elektro-mekanik teçhizatlarını ihraç ederek, dünya enerji pazarlarına girebilmeleri; hem ülke ekonomisi için hem de kalifiye personel yetiştirilmesi açısından faydalı olacaktır.  

EdF, E-On, RWE, Engie, Enel, EnBW, CEZ, Verbund ve Statkraft gibi uluslararası ölçekte faaliyet gösteren dünyaca ünlü enerji şirketleri; sadece Türkiye’de değil, bazıları Amerika, Afrika, Asya veya Avustralya kıtalarında ve Rusya’da elektrik üretimi ve ticareti yapan Avrupalı şirketlerdir. Ülkemizin enerji şirketleri de artık adı geçen şirketler ile Dünya Elektrik Piyasasında kıyasıya rekabet edebilmelidirler.

Kaynaklar

  1. Yerli ve Milli Enerji, Sav M., 2023, www.tenva.org
  2. EÜAŞ Sektör Raporu, 2021,
  3. Alternatif Bir Enerji Kaynağı Olarak Enerji Verimliliği, Sav M., EPDK Uzman Gözüyle Enerji
    Dergisi, 2021,
  4. Forbes, For Energy Security, Power Is The New Oil,
    https://www.forbes.com/sites/thebakersinstitute/
  5. BP Energy Outlook, 2020-2022,
  6. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2010-2020 Yılları World Energy Outlook,
  7. Nükleer Santraller ve Ülkemizde Kurulacak Nükleer Santrale İlişkin Bilgiler¸ ETKB Yayını,
  8. 2022 Yılı Türkiye’nin Enerji Görünümü, Türkyılmaz O., Aytaç O., MMO,
  9. https://tr.globalpetrolprices.com/
  10. https://www.iea.org/data-and-statistics?type=statistics#data-tool-types
  11. www.teias.gov.tr
TENVAhttps://www.tenva.org
Türkiye Enerji Vakfı (TENVA), enerji kaynakları, teknolojileri, politikaları ve enerji piyasalarında gerçekleşmekte olan ulusal ve uluslararası gelişmelere aktif katkı sunmak için 2012 yılında faaliyetlerine başladı. Enerji sektörüne özel Türkiye'nin ilk ve tek düşünce kuruluşu olmanın verdiği ağırlıkla çalışmalarını gerçekleştiren TENVA bünyesinde; Enerji Teknolojileri ve Sürdürülebilirlik Araştırma Merkezi, Uluslararası Enerji Politikaları ve Diplomasisi Araştırma Merkezi, Enerji Piyasaları ve Düzenleyici İşlemler Araştırma Merkezi yer almaktadır. TENVA, dünya piyasalarındaki eğilimler ve politik gelişmeler dikkate alınarak; uluslararası bir bakış ve disiplinler arası bir anlayış ile sektörü ele alıyor ve bu anlayış çerçevesinde 2013 Haziran ayından bu yana aylık olarak Enerji Panorama dergisini yayınlıyor.

Benzer

Sosyal Medya

513BeğenenlerBeğen
431TakipçilerTakip Et
13,416TakipçilerTakip Et

Haber bültenimize abone ol

E-Bülten abonemiz olun, enerji sektörüne dair en güncel haberler ve duyurular her hafta e-posta adresinize gelsin.

spot_img

En Son Haberler