“Elektrik Fiyatlarında İstikrar Kömürden; Gelecek Yenilenebilirden Yana!”
Esen Erkan
TENVA Kurumsal İletişim Koordinatörü
Uluslararası Enerji Ajansı bünyesindeki “Kömür Sanayi Danışma Kurulu”, bu yılın başında yayınladığı “Dünya Elektrik Fiyatlarında Küresel Kömür Arzının Etkisi” adlı raporunda, elektrik fiyatlarının istikrarını sağlamak için uluslararası kömür endüstrisinin önemine vurgu yapıyor.
Dünya Kömür Birliği (WCA) İcra Kurulu Başkanı Milton Catelin geçtiğimiz Mart ayında yaptığı açıklamada, Uluslararası Enerji Ajansı ve küresel politika yapıcılarının kömüre yönelik altyapı yatırımlarına devam etmesinin ve bu rapordaki sonuçları dikkate almasının oldukça önemli olduğunu açıkladı. Dünyadaki büyük kömür üreticisi ve tüketicisi ülkelerin konuya nasıl bir ciddiyet ile baktığını ve sektörün geleceğini nasıl değerlendirdiklerini inceleyelim.
“İstikrarlı elektrik fiyatları için kömür sektörü önemini koruyor”
Çalışma, Avrupa’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne, Avustralya’dan, Japonya, Çin ve Güney Afrika’ya kısacası tüm dünya genelinde kömüre odaklanmış durumda. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımların da hızla arttığı bu ülkelerde, enerji çeşitliğini sağlama hedefi değerini korumaya devam ediyor. Ancak istikrarlı elektrik fiyatlarını korumak isteyen küresel ekonomilerin, daha uzun zaman kömürün rol arkadaşlığına ihtiyaç duyacağı da net bir dille açıklanmış. Rapora göre, bağımsız bir bölgedeki enerji üretiminde bile kömür fiyatlarının elektrik fiyatları üzerindeki etkisi azalmayan bir öneme sahip. Birçok ülkede şebekeye bağlı elektrik üretimi için en uygun kaynak, açık ara önde kömür olarak gösteriliyor.
Dünya elektrik üretiminde kömürün kullanım oranı ortalama % 40 ve pek çok ülkede de çok daha yüksek seviyelerde. Raporun peşine düştüğü nokta da burada kilitleniyor; yükselen elektrik tüketimi ile birlikte artan kömür talebi karşısında fiyatların sabit tutulması ne kadar mümkün?
“Kömür fiyatları güvenilir ve düşük seviyelerde tutulmalı”
Raporun başyazarı ve RWE Almanya’nın Genel Ekonomik Politikalar Başkanı Hans-Wilhelm Schiffer’a göre; yenilenebilir kaynaklardaki genişleme sayesinde kömürden elektrik üretiminde bazı bölgelerde düşüş yaşandığı bir gerçek. Ancak bu etki ile elektrik fiyatlarının azalma gösterdiği gözlense de, kömür santrallerinin fiyat belirleme noktasında güç ünitesi olma özelliği daha uzun yıllar sürecek. Schiffer: “Bu nedenle istikrarlı bir elektrik piyasası için kömür fiyatlarının güvenilir ve düşük seviyelerde tutulması gerekli” diyor.
IEA’nın tahminlerine göre; önümüzdeki çeyrek yüzyıl boyunca elektrik fiyatlarını belirleyen küresel enerji karışımında kömürün rolü ve payı sabite yakın bir oranda kalacak. Bu durum açıkça gösteriyor ki; hükümetlerin düşük emisyonlu enerji üretimine geçmek için sürekli çaba göstermesi gereken günümüz enerji piyasalarında, kömürden elde edilen yüksek verimlilik oranının ve devlet desteğinin de güvence altında tutulmaya devam etmesi gerekiyor.
“Fosil yakıtlarda en büyük talep artışı yine kömürden”
Bir diğer kömür konulu rapor da geçtiğimiz yıl Aralık ayında ABD Enerji Bilgi Dairesi (EIA) tarafından yayınlanan ve konunun ekonomik yönüne daha fazla vurgu yapan analizlere sahip 2012 Yıllık Kömür Raporu. 2012’ye göre fosil yakıtlara yönelik talebin en büyük büyüme göstereni yine kömür oldu. Kömür eşdeğeri ürünlerde 134 milyon ton büyüme görülürken; küresel kömür talebinin 7.697 milyon ton (Mt) artış gösterdiği ve bundaki en büyük payın da yine Çin’de olduğu raporda açıklanan veriler arasında. Bir önceki yıla göre, küresel anlamda 170 Mt artış gösteren kömür talebinin 165 Mt’lik kısmından Çin tek başına sorumlu.
“Düşük karbon ekonomileri meyvesini veriyor”
Her ne kadar artan yenilenebilir enerjiye yönelik yatırımlar ile kömüre olan talebin azaldığı yönünde analizler varsa da, işin aslı kömürü bir numaradan indirmek için henüz niyetli olunmadığı yönünde. Fosil yakıtların kullanılması sonucunda ortaya çıkan sera gazı emisyonlarının geleceğe yönelik tehdidi, tüm dünyada hala tam anlaşılmış gibi görünmüyor. Bir yandan, 2030 yılında artan enerji talebinin %90’lık kısmının fosil yakıtlar tarafından karşılanacağı gibi yorumlar yapılırken; diğer bir yandan da, dünya kömür tüketiminde ilk sıralarda iki büyük ekonomi: Amerika Birleşik Devletleri ve Çin yer almaya devam ediyor. Yine de belirtmekte fayda var; düşük karbon ekonomileri için yapılan çalışmalar meyvesini vermeye devam edecek.
“Buhar kömür fiyatları son üç yılın en düşük seviyesinde”
Kömürdeki üretim fazlası ve önceki yıllara göre beklenenden daha düşük oranlarda gelen talep artışı sonucu, buhar kömür fiyatları son üç yılın en düşük seviyesine geriledi. Son on yıllık kömür fiyat hareketlerine bakıldığında bu dalgalanmaların sıklıkla yaşandığı zaten görünüyor. Hem buhar kömürü hem de koklaşabilir kömür fiyatları uzun zamandır; daha verimli ve temiz enerji teknolojileri arasında mücadele veriyor gibi.
Raporda, dünyanın en büyük maden ihracatçıları arasındaki ülkeler için; Avustralya, Endonezya, Kolombiya, Rusya ve Güney Afrika da yer alıyor. Bu ülkelerde azalan fiyatlar ve talep oranlarına rağmen, maden kapasitelerinde önemli açılımlar olduğu açıklanıyor. 2013 yılında, kazalar ve grevler ile özellikle Kolombiya’da da hayati sıkıntılar yaşandı. Ancak rapora göre, bu tür olaylar küçük fiyat tepkilerine neden oluyor. Genel olarak piyasada çok fazla kömür arzı bulunduğu için kömür fiyatlarının marjinal arz maliyetinin altında seviyelere azalan bir eğilim izlediği belirtiliyor. Hatırlatalım; Rusya, Almanya, Avustralya tüm dünyadaki toplam görünür linyit rezervlerinin %60’ını oluşturuyor. Bu ülkelere ABD, Çin ve Endonezya da dahil edildiğinde, toplam %80’lere ulaşıyor.
“Doğal gaz ile elektrik üretimine karşı koz kömürden yana”
Ülkelerin farklı arz ve talep dinamikleri olmasına rağmen,düşük uluslararası kömür fiyatlarının söz konusu olduğu raporda sıklıkla vurgulanıyor. Bu durumum önemli bir yansıması elbette elektrik piyasasında kendini gösteriyor. Doğal gaz ile elektrik üretimine karşı koz kömürden yana işliyor. Bunun tek istisnası ise, düşük gaz fiyatlarını uluslararası düzeylerde izole edilen Amerika Birleşik Devletleri.
“Ucuz kömür fiyatları ihracatçı firmalara iş kapattırıyor”
Her türden ekonominin iki taraf için de düşünülmesi ön koşulu elbette ki geçerli: Bu bahsi geçen marjinal arz maliyetinin altındaki kömür fiyatları, bazı ihracatçıları ise oldukça derinden etkiliyor. İhracat odaklı şirketler genellikle, maliyetlerini azaltmak için işlerini kesme veya maksimum kar odaklıdan optimum yöne geçme durumunda kalmış görünüyor. Avrupa taşkömürü üreticileri de bu durumun son yıllardaki en net örnekleri arasında gösteriliyor. 2009 yılında küresel bazda yaşanan ekonomik krizin etkisi ile toplam enerji tüketiminde ve dolaylı olarak emisyonlarda bir azalma yaşanmış ve krizin etkisi OECD ülkelerinde çok daha şiddetli hissedilmişti. OECD ülkeleri, toplam enerji tüketiminin yaklaşık %45’ini gerçekleştirirken haliyle hızlı çözüm yolları arandı. 2012-13 dönemi, OECD ülkelerinde kömür kullanımının tarihsel olarak zirveye çıktığı yıllar olarak sunulmuş ve basında yer alan bu türden haberler kamuoyunun da haklı tepkisini çekmişti. Rapora göre, aslında bu durum Avrupa’daki pahalı gaz fiyatlarına kıyasla kömürün ucuzluğundan kaynaklanan nispi ve geçici bir yükselme olarak anlaşılmalı. Günümüzde kömür tüketiminde OECD içerisinde azalma bekleniyor ve bundaki en büyük pay da eski kömür santralleri yerine artık yenilenebilir üretime ve verimlilik artışına yönelik artan talepler.
“OECD dışı ülkeler kömür ile aydınlanıyor”
Çin özellikle son on yılda yaptığı yatırımlarla neredeyse ürettiği elektrik enerjisinin %80’ini kömürden elde ediyor ve en önemlisi ise OECD dışı ülkelerde genel olarak elektriğin kömür ile yanması söz konusu. Hindistan’da 1 milyar insan ve Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN)’da 600 milyon kişi, yılda yaklaşık 1.000 kilovat saat başına düşen elektrik tüketimine sahip. Bu elektriğe erişimi olmayan 400 milyondan fazla kişiyi de kapsayan bir hesaplama. Bu bölgelerdeki durum da göz önüne alındığında; Çin, Hindistan, Endonezya, Vietnam gibi ülkelerin öncülüğünde ve büyük kömür rezervleri göz önüne alındığında, OECD dışı ülkelerin çoğu kömür ile aydınlanma yolunda devam edecek.
“ABD’nin kaya gazı, yeni kömür santrallerini vurdu”
Kömür tüketimindeki toplam miktar, 2018 yılına kadar 606 MTCE olarak tahmin ediliyor. Bu 2012 seviyesindeki kömür tüketimine yakın ve 2010 yılında tüketilen 718 MTCE’nin altında bir miktar. ABD için durum biraz daha ilgi çekici bir şekilde işliyor. Ülkedeki şeyl gaz (kaya gazı) üretimi ile aşağı yöndeki hareketine devam eden kömür fiyatları, karbon emisyonları ile ilgili düzenlemeler ile birleşince, kömür kapasitesi ile ilgili politikaları ve yeni kömür santralleri yatırımlarını önemli ölçüde engelleyecek gibi görünüyor.
“İş sağlığı ve güvenliği ile önce insan”
Her iki rapor da, kömür olmadan elektrik fiyatları üzerinde gerçek bir risk oluşacağına ve henüz hiçbir ülkenin bu dalgalanmayı göze alamayacağına vurgu yapıyor. Başta maden ve inşaat sektöründe çalışanlar olmak üzere, tüm sektörlerde iş güvenliği ve sağlığı için gerekli ve gerçekçi düzenlemeleri hayata geçirmek; teknolojik imkanların bir maliyet olarak görülmediği bir çalışma hayatını çalışanlara sunmak ise elbette tüm ülkelerin koşulsuz göze alması gereken bir konu.
Kaynaklar & Kısaltmalar:
International Energy Agency (IEA)-“The Impact of Global Coal Supply on Worldwide Electricity Prices”
U.S. Energy Information Administration (EIA)-“Annual Coal Report 2012”
“Kömür Sanayi Danışma Kurulu” (Coal Endüstri Advisory Board –CIAB)
-“This article has been prepared in Turkish”
“Elektrik Fiyatlarında İstikrar Kömürden; Gelecek Yenilenebilirden Yana!”
Esen Erkan
TENVA Kurumsal İletişim Koordinatörü
Uluslararası Enerji Ajansı bünyesindeki “Kömür Sanayi Danışma Kurulu”, bu yılın başında yayınladığı “Dünya Elektrik Fiyatlarında Küresel Kömür Arzının Etkisi” adlı raporunda, elektrik fiyatlarının istikrarını sağlamak için uluslararası kömür endüstrisinin önemine vurgu yapıyor.
Dünya Kömür Birliği (WCA) İcra Kurulu Başkanı Milton Catelin geçtiğimiz Mart ayında yaptığı açıklamada, Uluslararası Enerji Ajansı ve küresel politika yapıcılarının kömüre yönelik altyapı yatırımlarına devam etmesinin ve bu rapordaki sonuçları dikkate almasının oldukça önemli olduğunu açıkladı. Dünyadaki büyük kömür üreticisi ve tüketicisi ülkelerin konuya nasıl bir ciddiyet ile baktığını ve sektörün geleceğini nasıl değerlendirdiklerini inceleyelim.
“İstikrarlı elektrik fiyatları için kömür sektörü önemini koruyor”
Çalışma, Avrupa’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne, Avustralya’dan, Japonya, Çin ve Güney Afrika’ya kısacası tüm dünya genelinde kömüre odaklanmış durumda. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımların da hızla arttığı bu ülkelerde, enerji çeşitliğini sağlama hedefi değerini korumaya devam ediyor. Ancak istikrarlı elektrik fiyatlarını korumak isteyen küresel ekonomilerin, daha uzun zaman kömürün rol arkadaşlığına ihtiyaç duyacağı da net bir dille açıklanmış. Rapora göre, bağımsız bir bölgedeki enerji üretiminde bile kömür fiyatlarının elektrik fiyatları üzerindeki etkisi azalmayan bir öneme sahip. Birçok ülkede şebekeye bağlı elektrik üretimi için en uygun kaynak, açık ara önde kömür olarak gösteriliyor.
Dünya elektrik üretiminde kömürün kullanım oranı ortalama % 40 ve pek çok ülkede de çok daha yüksek seviyelerde. Raporun peşine düştüğü nokta da burada kilitleniyor; yükselen elektrik tüketimi ile birlikte artan kömür talebi karşısında fiyatların sabit tutulması ne kadar mümkün?
“Kömür fiyatları güvenilir ve düşük seviyelerde tutulmalı”
Raporun başyazarı ve RWE Almanya’nın Genel Ekonomik Politikalar Başkanı Hans-Wilhelm Schiffer’a göre; yenilenebilir kaynaklardaki genişleme sayesinde kömürden elektrik üretiminde bazı bölgelerde düşüş yaşandığı bir gerçek. Ancak bu etki ile elektrik fiyatlarının azalma gösterdiği gözlense de, kömür santrallerinin fiyat belirleme noktasında güç ünitesi olma özelliği daha uzun yıllar sürecek. Schiffer: “Bu nedenle istikrarlı bir elektrik piyasası için kömür fiyatlarının güvenilir ve düşük seviyelerde tutulması gerekli” diyor.
IEA’nın tahminlerine göre; önümüzdeki çeyrek yüzyıl boyunca elektrik fiyatlarını belirleyen küresel enerji karışımında kömürün rolü ve payı sabite yakın bir oranda kalacak. Bu durum açıkça gösteriyor ki; hükümetlerin düşük emisyonlu enerji üretimine geçmek için sürekli çaba göstermesi gereken günümüz enerji piyasalarında, kömürden elde edilen yüksek verimlilik oranının ve devlet desteğinin de güvence altında tutulmaya devam etmesi gerekiyor.
“Fosil yakıtlarda en büyük talep artışı yine kömürden”
Bir diğer kömür konulu rapor da geçtiğimiz yıl Aralık ayında ABD Enerji Bilgi Dairesi (EIA) tarafından yayınlanan ve konunun ekonomik yönüne daha fazla vurgu yapan analizlere sahip 2012 Yıllık Kömür Raporu. 2012’ye göre fosil yakıtlara yönelik talebin en büyük büyüme göstereni yine kömür oldu. Kömür eşdeğeri ürünlerde 134 milyon ton büyüme görülürken; küresel kömür talebinin 7.697 milyon ton (Mt) artış gösterdiği ve bundaki en büyük payın da yine Çin’de olduğu raporda açıklanan veriler arasında. Bir önceki yıla göre, küresel anlamda 170 Mt artış gösteren kömür talebinin 165 Mt’lik kısmından Çin tek başına sorumlu.
“Düşük karbon ekonomileri meyvesini veriyor”
Her ne kadar artan yenilenebilir enerjiye yönelik yatırımlar ile kömüre olan talebin azaldığı yönünde analizler varsa da, işin aslı kömürü bir numaradan indirmek için henüz niyetli olunmadığı yönünde. Fosil yakıtların kullanılması sonucunda ortaya çıkan sera gazı emisyonlarının geleceğe yönelik tehdidi, tüm dünyada hala tam anlaşılmış gibi görünmüyor. Bir yandan, 2030 yılında artan enerji talebinin %90’lık kısmının fosil yakıtlar tarafından karşılanacağı gibi yorumlar yapılırken; diğer bir yandan da, dünya kömür tüketiminde ilk sıralarda iki büyük ekonomi: Amerika Birleşik Devletleri ve Çin yer almaya devam ediyor. Yine de belirtmekte fayda var; düşük karbon ekonomileri için yapılan çalışmalar meyvesini vermeye devam edecek.
“Buhar kömür fiyatları son üç yılın en düşük seviyesinde”
Kömürdeki üretim fazlası ve önceki yıllara göre beklenenden daha düşük oranlarda gelen talep artışı sonucu, buhar kömür fiyatları son üç yılın en düşük seviyesine geriledi. Son on yıllık kömür fiyat hareketlerine bakıldığında bu dalgalanmaların sıklıkla yaşandığı zaten görünüyor. Hem buhar kömürü hem de koklaşabilir kömür fiyatları uzun zamandır; daha verimli ve temiz enerji teknolojileri arasında mücadele veriyor gibi.
Raporda, dünyanın en büyük maden ihracatçıları arasındaki ülkeler için; Avustralya, Endonezya, Kolombiya, Rusya ve Güney Afrika da yer alıyor. Bu ülkelerde azalan fiyatlar ve talep oranlarına rağmen, maden kapasitelerinde önemli açılımlar olduğu açıklanıyor. 2013 yılında, kazalar ve grevler ile özellikle Kolombiya’da da hayati sıkıntılar yaşandı. Ancak rapora göre, bu tür olaylar küçük fiyat tepkilerine neden oluyor. Genel olarak piyasada çok fazla kömür arzı bulunduğu için kömür fiyatlarının marjinal arz maliyetinin altında seviyelere azalan bir eğilim izlediği belirtiliyor. Hatırlatalım; Rusya, Almanya, Avustralya tüm dünyadaki toplam görünür linyit rezervlerinin %60’ını oluşturuyor. Bu ülkelere ABD, Çin ve Endonezya da dahil edildiğinde, toplam %80’lere ulaşıyor.
“Doğal gaz ile elektrik üretimine karşı koz kömürden yana”
Ülkelerin farklı arz ve talep dinamikleri olmasına rağmen,düşük uluslararası kömür fiyatlarının söz konusu olduğu raporda sıklıkla vurgulanıyor. Bu durumum önemli bir yansıması elbette elektrik piyasasında kendini gösteriyor. Doğal gaz ile elektrik üretimine karşı koz kömürden yana işliyor. Bunun tek istisnası ise, düşük gaz fiyatlarını uluslararası düzeylerde izole edilen Amerika Birleşik Devletleri.
“Ucuz kömür fiyatları ihracatçı firmalara iş kapattırıyor”
Her türden ekonominin iki taraf için de düşünülmesi ön koşulu elbette ki geçerli: Bu bahsi geçen marjinal arz maliyetinin altındaki kömür fiyatları, bazı ihracatçıları ise oldukça derinden etkiliyor. İhracat odaklı şirketler genellikle, maliyetlerini azaltmak için işlerini kesme veya maksimum kar odaklıdan optimum yöne geçme durumunda kalmış görünüyor. Avrupa taşkömürü üreticileri de bu durumun son yıllardaki en net örnekleri arasında gösteriliyor. 2009 yılında küresel bazda yaşanan ekonomik krizin etkisi ile toplam enerji tüketiminde ve dolaylı olarak emisyonlarda bir azalma yaşanmış ve krizin etkisi OECD ülkelerinde çok daha şiddetli hissedilmişti. OECD ülkeleri, toplam enerji tüketiminin yaklaşık %45’ini gerçekleştirirken haliyle hızlı çözüm yolları arandı. 2012-13 dönemi, OECD ülkelerinde kömür kullanımının tarihsel olarak zirveye çıktığı yıllar olarak sunulmuş ve basında yer alan bu türden haberler kamuoyunun da haklı tepkisini çekmişti. Rapora göre, aslında bu durum Avrupa’daki pahalı gaz fiyatlarına kıyasla kömürün ucuzluğundan kaynaklanan nispi ve geçici bir yükselme olarak anlaşılmalı. Günümüzde kömür tüketiminde OECD içerisinde azalma bekleniyor ve bundaki en büyük pay da eski kömür santralleri yerine artık yenilenebilir üretime ve verimlilik artışına yönelik artan talepler.
“OECD dışı ülkeler kömür ile aydınlanıyor”
Çin özellikle son on yılda yaptığı yatırımlarla neredeyse ürettiği elektrik enerjisinin %80’ini kömürden elde ediyor ve en önemlisi ise OECD dışı ülkelerde genel olarak elektriğin kömür ile yanması söz konusu. Hindistan’da 1 milyar insan ve Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN)’da 600 milyon kişi, yılda yaklaşık 1.000 kilovat saat başına düşen elektrik tüketimine sahip. Bu elektriğe erişimi olmayan 400 milyondan fazla kişiyi de kapsayan bir hesaplama. Bu bölgelerdeki durum da göz önüne alındığında; Çin, Hindistan, Endonezya, Vietnam gibi ülkelerin öncülüğünde ve büyük kömür rezervleri göz önüne alındığında, OECD dışı ülkelerin çoğu kömür ile aydınlanma yolunda devam edecek.
“ABD’nin kaya gazı, yeni kömür santrallerini vurdu”
Kömür tüketimindeki toplam miktar, 2018 yılına kadar 606 MTCE olarak tahmin ediliyor. Bu 2012 seviyesindeki kömür tüketimine yakın ve 2010 yılında tüketilen 718 MTCE’nin altında bir miktar. ABD için durum biraz daha ilgi çekici bir şekilde işliyor. Ülkedeki şeyl gaz (kaya gazı) üretimi ile aşağı yöndeki hareketine devam eden kömür fiyatları, karbon emisyonları ile ilgili düzenlemeler ile birleşince, kömür kapasitesi ile ilgili politikaları ve yeni kömür santralleri yatırımlarını önemli ölçüde engelleyecek gibi görünüyor.
“İş sağlığı ve güvenliği ile önce insan”
Her iki rapor da, kömür olmadan elektrik fiyatları üzerinde gerçek bir risk oluşacağına ve henüz hiçbir ülkenin bu dalgalanmayı göze alamayacağına vurgu yapıyor. Başta maden ve inşaat sektöründe çalışanlar olmak üzere, tüm sektörlerde iş güvenliği ve sağlığı için gerekli ve gerçekçi düzenlemeleri hayata geçirmek; teknolojik imkanların bir maliyet olarak görülmediği bir çalışma hayatını çalışanlara sunmak ise elbette tüm ülkelerin koşulsuz göze alması gereken bir konu.
Kaynaklar & Kısaltmalar:
International Energy Agency (IEA)-“The Impact of Global Coal Supply on Worldwide Electricity Prices”
U.S. Energy Information Administration (EIA)-“Annual Coal Report 2012”
“Kömür Sanayi Danışma Kurulu” (Coal Endüstri Advisory Board –CIAB)