Kenan SİTTİ
-Konuk Yazar-
GİRİŞ
Bilindiği üzere, Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği (DUY) uyarınca Piyasa İşletmecisinin kar veya zarar etmemesi esastır. Bu sebeple, maruz kalınan bütün maliyetler piyasa oyuncularına fatura edilmekte, elde edilen fazladan gelir de piyasa oyuncularına dağıtılmaktadır. Bu yazımızda, piyasa işletmecisi tarafından faturalarda belirtilen Fark Fonu tutarının nereden kaynaklandığı açıklanacak olup piyasa oyuncularına yansıtılma şekli incelenecektir.
FARK FONU
Fark Fonu, piyasa katılımcılarından DUY’un Geçici 23 üncü maddesi gereğince ve Fark Fonuna İlişkin Uygulama Prosedürü uyarınca alınmakta olan bir ücrettir. Bu fon, esas itibariyle iki farklı maliyet kaleminin toplamından oluşmaktadır: (1) DUY’da gerçekleşen işlemlerde kuruştan daha küçük fiyatların, kuruşa yuvarlanması sebebiyle oluşan Yuvarlama Maliyeti ve (2) Blok tekliflerin değerlendirilmesinde oluşan fiyat farkı maliyeti.
Yuvarlama maliyeti, makul bir çerçevede tüm piyasa katılımcılarına, piyasaya katılım sağladıkları ölçüde fatura edilmektedir. Ancak Blok Teklif Maliyeti’nin de aynı çerçevede değerlendirilmesinin uygun olmadığı görüşünden hareketle bu yazımızda Fark Fonu’nun ikinci kısmı üzerinde durulacaktır.
BLOK TEKLİF MALİYETİNİN HESAPLANMASI
DUY uyarınca piyasa fiyatlarının belirlenmesinde öncelikle saatlik teklif fiyatları dikkate alınmakta, daha sonra blok teklifler toplam maliyeti düşürücü etkileri olduğu sürece sisteme dâhil edilmektedir. Bilindiği üzere; blok teklifler – tanımları gereği – belli bir saat boyunca sabit fiyat ve miktar ikilisinden oluşmaktadır. Bu sebeple, ilgili olduğu saatleri kapsayan dönemde teklif fiyatları, bazen piyasa fiyatından düşük bazen de yüksek olabilmektedir. Bu durum Şekil 1’de gösterilmektedir.
Bir blok teklifin kabul edilebilme şartı, ilgili olduğu saatlerdeki toplam maliyeti düşürmesidir. Bu sebeple, blok tekliflerin kabul edilmesi aşamasında, ilgili olduğu her bir saat için sağladığı maliyet avantajı veya sebep olduğu ekstra maliyet hesaplanmakta ve sağladığı kar daha yüksek olan blok teklifler kabul edilmektedir.
Şekil 2’de görüleceği üzere, herhangi bir blok teklifin kabul edilmesi, sisteme fazladan bir kapasite getirmiş olmasından dolayı, Piyasa Takas Fiyatı (PTF)’nı düşürmektedir. Dolayısıyla, kendi fiyatından bağımsız olarak bütün blok tekliflerin PTF’yi düşürücü yönde etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Kabul edilen blok teklifin getirdiği ek maliyet ise, teklif fiyatı ile PTF arasında kalan fiyat farkının kendisine ödenmesidir.
Bu durumu formüle edersek, her bir saat için:
Piyasa Kazancı = Piyasa Hacmi x (Blok Teklif Öncesi PTF – Blok Teklif Sonrası PTF) (Denklem 1) Blok Teklif Maliyeti = Blok Teklif Hacmi x (Teklif Fiyatı – PTF) (Denklem 2)
Piyasa Kazancı’nın ölçeğinin bütün piyasanın hacmi, blok teklif maliyetinin (piyasa kaybının) ölçeğinin ise teklif kapasitesi ile belirleniyor olması, blok tekliflerin kabul edilmesi yönünde büyük bir teşvik sağlamaktadır. Öyle ki, örneğin piyasa hacminin 12.000 MW olduğu bir durumda, PTF’yi 1 TL aşağı çekecek 500 MW’lık bir blok teklif sahibinin PTF+24 TL’lik teklifi kabul edilebilir durumdadır. Bu durum, DUY’un fiyat belirleme mekanizmasında uygulanmakta olan ‘marjinal fiyat’ yaklaşımının, blok teklifler söz konusu olduğunda ‘teklif kadar ödeme’ mekanizmasına yaklaştığını göstermektedir.
BLOK TEKLİF MALİYETİNİN KARŞILANMASI
Denklem 1’den de görüleceği üzere, piyasa kazancı doğrudan PTF’ye yansıdığından, ilgili saatte elektrik alımı yapan bütün tüketiciler bu kazançtan faydalanmaktadır. Blok teklif maliyetleri ise, her bir saat için Fark Fonu’na ilave edilmekte ve ay sonunda bütün piyasa katılımcılarının faturalarına, piyasaya katılımları oranında ilave edilmektedir.
Bununla birlikte, yukarıda anlatılanlardan anlaşılacağı üzere, blok tekliflerin PTF’yi düşürücü etkisinden dolayı üreticilerin kazancı azalmakta, tüketiciler ise daha düşük fiyattan elektrik alarak kar sağlamaktadır. Blok tekliflerin kabulü neticesinde, bir nevi üreticilerden tüketicilere kar transferi sağlanmaktadır. Şekil 3’te blok tekliflerin kabul edilmesi sonucu üretici ve tüketici artığının değişimleri görülmektedir. Buna göre, blok teklifin kabul edilmesiyle birlikte, üretici artığı A+C-B alanı kadar azalmakta; tüketici artığı ise C+D alanı kadar artmaktadır.
Bu doğrultuda; blok teklif maliyetinin, bu uygulamadan zarar gören üreticiler yerine kazanç sağlayan tüketiciler tarafından karşılanması daha doğru olacaktır. Aksi halde PTF’deki düşüşten dolayı zarar gören üreticiler, bu fiyat düşüşüne sebep olan blok teklif sahibini sübvanse etmek durumunda kalmaktadırlar. Tüketiciler de hem PTF’deki düşüşün tamamından faydalanmakta, hem de bu düşüşe yol açan maliyetin sadece yarısını karşılamaktadır.
SONUÇ
Blok tekliflerin kabul edilmesiyle birlikte ortaya çıkan ek maliyet, esasen tüketicilere sağlanan daha büyük bir maliyet avantajına karşılık alınan bir ücrettir. Bu sebeple; bu ek maliyetin üreticilere yansıtılmaması ve sadece tüketicilerden tahsil edilmesi gerekmektedir. Hatta tüketicilerin de tamamından değil, sadece blok teklifler sebebiyle fiyat düşüşünün sağlandığı saatlerde piyasadan elektrik alan tüketicilerden alınması daha adil olacaktır.