Esen ERKAN-Yazar
Dünya enerji sisteminin elektrik enerjisini her alanda kullanır duruma gelmesi ile birlikte, enerji verimliliğinin küresel ekonomik büyümeden daha hızlı gelişmesi ve 2030’dan itibaren enerji talebinin düz seyredeceği tahmin ediliyor. Gelecekteki enerji sistemlerinin GSYİH içerisinde daha düşük bir paya ihtiyaç duyacağını belirten araştırmaya göre, yıllık toplam enerji harcamaları artmadan yenilenebilir bir geleceğe geçiş mümkün. Öte yandan, Paris İklim Anlaşması’nda belirlenen küresel sıcaklık artışını yüzyılın sonuna kadar 2˚C altında tutma hedefi için daha hızlı yol alınmazsa, gezegenin 2.5˚C sıcaklığa ulaşması kaçınılmaz görünüyor.*
Norveç kökenli danışmanlık, denetleme ve risk yönetimi şirketi DNV GL tarafından hazırlanan Enerji Geçiş Görünümü (Energy Transition Outlook) raporunun en önemli bulgularından biri dünya enerji sisteminin hızlı elektrifikasyonu ile birlikte enerji verimliliğinin küresel ekonomik büyümeden daha hızlı gelişecek olması. Verimlilik alanındaki gelişmeler ve artan yenilenebilir yatırımları sayesinde, 2030’dan itibaren enerji talebinin düz seyredeceğini açıklayan rapora göre, yenilenebilir enerji kaynakları 2050 yılına kadar küresel enerji arzının neredeyse yarısına ulaşacak. Küresel gaz arzının ise 2034’te petrolün üzerinde olacağını ve 2035’te zirve noktasına ulaşacağını öngören çalışma, orta vadede en büyük enerji kaynağı olarak gazı gösteriyor.
DNG GL’nin Başkanı ve CEO’su Remi Eriksen, 4 Eylül’de gerçekleştirilen rapor lansmanında, çalışma bulgularını şöyle açıkladı: “2030 yılından itibaren, enerji talebi daha geniş bir elektrik enerjisi uygulamasıyla ve daha yüksek bir verimlilikle yönlendirilmiş olduğundan, dünya bir havzaya yaklaşıyor. Enerji arzının hızlı bir şekilde çözülmesi ve gazın en büyük enerji kaynağı olmasına rağmen, 2050 yılına kadar enerji karışımının neredeyse yarısını telafi eden yenilenebilir enerji olacak.” Enerji talebinin ve karbondioksit emisyonlarının gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYİH’ye) ve nüfus artışına paralel hareket ettiğini belirten Eriksen: “Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının etkisi ile elektrik enerjisi endüstri, ulaşım ve gündelik yaşama daha sık uygulanabilecek. Bu anlayış, dünyanın her köşesindeki enerji tedarik ve tüketim süreçlerini olumlu etkiyecek” dedi.
“Enerji yoğunluğu hızlanan elektrifikasyon ile azalıyor”
Bir enerji verimliliği göstergesi olan enerji yoğunluğu; enerji tüketiminin (tep, joule) finansal bir göstergeye oranı olarak tanımlanabilir. Araştırma, enerji tüketiminin GSYİH’ye oranlanması ile son 20 yıldır ortalama %1,4 azaldığını ve bu oranın neredeyse iki katına çıkarak yılda ortalama %2,5 gerilemeye devam ettiğini gösteriyor. Dünya enerji sistemlerinin enerji verimliliğindeki değişikliklere karşı oldukça hassas olduğunu gösteren bu azalmanın ana sebebi, hız kazanan elektrifikasyon. Basit ifadeyle, elektrik kullanımı fosil yakıtlara kıyasla daha verimli ve daha az ısı kaybına yol açıyor. Her zamankinden daha da fazla güneş ve rüzgar enerjisinin kapasiteye eklenmesi ile birlikte yalnızca önemsiz enerji kayıpları oluşuyor ve verim geçmişe oranla hayli artıyor.

“2033’te küresel hafif araç satışlarının yarısı elektrikli olacak”
2050 yılına kadar yenilenebilir enerji ve fosil yakıtlar küresel enerji karışımında neredeyse eşit pay sahibi olacak. 2020’den 2028’e kadar düz ilerleyeceği tahmin edilen petrol talebi, elektrikli araç kullanımının artması ile birlikte bu noktadan sonra önemli ölçüde düşüş gösterecek. Petrol ve gaz endüstrisi mevcut düşük fiyat ortamında etkili konumda olmayı sürdürse de ilerleyen yıllarda yenilenebilir enerji maliyet performansını daha hızlı bir oranda artıracak. Elektrikli araçlar, 2022 yılında içten yanmalı araçlar ile maliyet eşitliği sağlayacak ve 2033’te dünya çapında yeni hafif araç satışlarının yarısı elektrikli olacak.
-KUTU- Dünyanın şu anki enerji tüketimi, mevcut GSYİH’nın yüzde beşinden az ve bununla birlikte, 2030 yılına gelindiğinde dünya enerji tüketiminin küresel GSYİH içerisindeki payı yüzde üçten daha az olacak. Solar PV ve rüzgar giderleri ise sırasıyla yüzde 18 ve yüzde 16 oranında azalacak.

“Paris hedefleri tutmazsa gezegenin sıcaklığı 2.5˚C ulaşacak”
Daha fazla verimliliğe ve fosil yakıtlara olan bağımlılığın azalmasına rağmen, Enerji Geçiş Görünümü, 2015 Paris İklim Anlaşması’nın sıcaklık hedefleri konusunda karamsar. Rapora göre, küresel sıcaklık artışını yüzyılın sonuna kadar 2 derecenin altında tutma hedefi başarılı olmayacak ve gezegen 2.5˚C sıcaklığa ulaşacak. Rapordaki olumlu gelişmelere rağmen, sıcaklık artışı tehdidine dikkat çeken Eriksen: “Enerji talebinin düzleştirilmesi ve emisyonların yarıya indirilmesi durumunda bile, rapordaki modelimiz 2°C’lik karbon bütçesinin önemli ölçüde aşılacağını gösteriyor. Bu tahminlerin hükümetlere ve karar vericilere yönelik bir çağrı olarak görülmesi gerek. Enerji sektörü daha önce cesur adımlar attı, ancak şimdi daha da büyük adımlar atmaya ihtiyacı var”.
Kaynak: DNV GL Energy Transistion Outlook 2017
–
Turkish article.
Esen ERKAN-Yazar
Dünya enerji sisteminin elektrik enerjisini her alanda kullanır duruma gelmesi ile birlikte, enerji verimliliğinin küresel ekonomik büyümeden daha hızlı gelişmesi ve 2030’dan itibaren enerji talebinin düz seyredeceği tahmin ediliyor. Gelecekteki enerji sistemlerinin GSYİH içerisinde daha düşük bir paya ihtiyaç duyacağını belirten araştırmaya göre, yıllık toplam enerji harcamaları artmadan yenilenebilir bir geleceğe geçiş mümkün. Öte yandan, Paris İklim Anlaşması’nda belirlenen küresel sıcaklık artışını yüzyılın sonuna kadar 2˚C altında tutma hedefi için daha hızlı yol alınmazsa, gezegenin 2.5˚C sıcaklığa ulaşması kaçınılmaz görünüyor.*
Norveç kökenli danışmanlık, denetleme ve risk yönetimi şirketi DNV GL tarafından hazırlanan Enerji Geçiş Görünümü (Energy Transition Outlook) raporunun en önemli bulgularından biri dünya enerji sisteminin hızlı elektrifikasyonu ile birlikte enerji verimliliğinin küresel ekonomik büyümeden daha hızlı gelişecek olması. Verimlilik alanındaki gelişmeler ve artan yenilenebilir yatırımları sayesinde, 2030’dan itibaren enerji talebinin düz seyredeceğini açıklayan rapora göre, yenilenebilir enerji kaynakları 2050 yılına kadar küresel enerji arzının neredeyse yarısına ulaşacak. Küresel gaz arzının ise 2034’te petrolün üzerinde olacağını ve 2035’te zirve noktasına ulaşacağını öngören çalışma, orta vadede en büyük enerji kaynağı olarak gazı gösteriyor.
DNG GL’nin Başkanı ve CEO’su Remi Eriksen, 4 Eylül’de gerçekleştirilen rapor lansmanında, çalışma bulgularını şöyle açıkladı: “2030 yılından itibaren, enerji talebi daha geniş bir elektrik enerjisi uygulamasıyla ve daha yüksek bir verimlilikle yönlendirilmiş olduğundan, dünya bir havzaya yaklaşıyor. Enerji arzının hızlı bir şekilde çözülmesi ve gazın en büyük enerji kaynağı olmasına rağmen, 2050 yılına kadar enerji karışımının neredeyse yarısını telafi eden yenilenebilir enerji olacak.” Enerji talebinin ve karbondioksit emisyonlarının gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYİH’ye) ve nüfus artışına paralel hareket ettiğini belirten Eriksen: “Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının etkisi ile elektrik enerjisi endüstri, ulaşım ve gündelik yaşama daha sık uygulanabilecek. Bu anlayış, dünyanın her köşesindeki enerji tedarik ve tüketim süreçlerini olumlu etkiyecek” dedi.
“Enerji yoğunluğu hızlanan elektrifikasyon ile azalıyor”
Bir enerji verimliliği göstergesi olan enerji yoğunluğu; enerji tüketiminin (tep, joule) finansal bir göstergeye oranı olarak tanımlanabilir. Araştırma, enerji tüketiminin GSYİH’ye oranlanması ile son 20 yıldır ortalama %1,4 azaldığını ve bu oranın neredeyse iki katına çıkarak yılda ortalama %2,5 gerilemeye devam ettiğini gösteriyor. Dünya enerji sistemlerinin enerji verimliliğindeki değişikliklere karşı oldukça hassas olduğunu gösteren bu azalmanın ana sebebi, hız kazanan elektrifikasyon. Basit ifadeyle, elektrik kullanımı fosil yakıtlara kıyasla daha verimli ve daha az ısı kaybına yol açıyor. Her zamankinden daha da fazla güneş ve rüzgar enerjisinin kapasiteye eklenmesi ile birlikte yalnızca önemsiz enerji kayıpları oluşuyor ve verim geçmişe oranla hayli artıyor.
“2033’te küresel hafif araç satışlarının yarısı elektrikli olacak”
2050 yılına kadar yenilenebilir enerji ve fosil yakıtlar küresel enerji karışımında neredeyse eşit pay sahibi olacak. 2020’den 2028’e kadar düz ilerleyeceği tahmin edilen petrol talebi, elektrikli araç kullanımının artması ile birlikte bu noktadan sonra önemli ölçüde düşüş gösterecek. Petrol ve gaz endüstrisi mevcut düşük fiyat ortamında etkili konumda olmayı sürdürse de ilerleyen yıllarda yenilenebilir enerji maliyet performansını daha hızlı bir oranda artıracak. Elektrikli araçlar, 2022 yılında içten yanmalı araçlar ile maliyet eşitliği sağlayacak ve 2033’te dünya çapında yeni hafif araç satışlarının yarısı elektrikli olacak.
-KUTU- Dünyanın şu anki enerji tüketimi, mevcut GSYİH’nın yüzde beşinden az ve bununla birlikte, 2030 yılına gelindiğinde dünya enerji tüketiminin küresel GSYİH içerisindeki payı yüzde üçten daha az olacak. Solar PV ve rüzgar giderleri ise sırasıyla yüzde 18 ve yüzde 16 oranında azalacak.
“Paris hedefleri tutmazsa gezegenin sıcaklığı 2.5˚C ulaşacak”
Daha fazla verimliliğe ve fosil yakıtlara olan bağımlılığın azalmasına rağmen, Enerji Geçiş Görünümü, 2015 Paris İklim Anlaşması’nın sıcaklık hedefleri konusunda karamsar. Rapora göre, küresel sıcaklık artışını yüzyılın sonuna kadar 2 derecenin altında tutma hedefi başarılı olmayacak ve gezegen 2.5˚C sıcaklığa ulaşacak. Rapordaki olumlu gelişmelere rağmen, sıcaklık artışı tehdidine dikkat çeken Eriksen: “Enerji talebinin düzleştirilmesi ve emisyonların yarıya indirilmesi durumunda bile, rapordaki modelimiz 2°C’lik karbon bütçesinin önemli ölçüde aşılacağını gösteriyor. Bu tahminlerin hükümetlere ve karar vericilere yönelik bir çağrı olarak görülmesi gerek. Enerji sektörü daha önce cesur adımlar attı, ancak şimdi daha da büyük adımlar atmaya ihtiyacı var”.
Kaynak: DNV GL Energy Transistion Outlook 2017