Dr. Fehmi Tanrısever-Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi
Günümüzde kullanılan enerji piyasası modelleri geleneksel üretim santrallerinin ağırlıkta olduğu bir piyasa yapısı için tasarlanmıştır. Bu yapı 1990-2010 yılları arasında bütün dünyada benzer şekilde ve başarılı olarak uygulanmıştır. Ancak 2010 yılından sonra darbeli üretim yapan yenilenebilir üretim santrallerinin artması ile beraber mevcut elektrik piyasası, katılımcıların ihtiyaçlarını karşılayamaz hala gelmiştir.*
Yenilenebilir enerji teşvikleri ve yatırımlarının artmasına paralel olarak, üretici fiyatları düşerken tüketici fiyatları artmaktadır. Üretici fiyatlarının düşmesi pek çok geleneksel üretim tesisini mevcut koşullarda üretim yapamaz durumu getirmiştir. Bazı doğal gaz ve kömür santralleri sabit maliyetler bir yana değişken maliyetlerini dahi çıkaramayacak duruma gelmiştir. Bu santrallerin iflas etmesi ve kapanması ise ileride arz güvenliği sorunları oluşturabilir.
Diğer taraftan yenilenebilir enerji santrallerinin artması, geleneksel üretim santrallerine olan ihtiyacı ortadan kaldırmamış, aksine geleneksel üretim kapasitesine olan ihtiyacı daha da artırmıştır. Diğer bir değişle, yenilenebilir enerjinin yükselişiyle beraber, geleneksel üretim tesislerinin piyasadaki rolü, dengeleme ve az güvenliği sağlama olarak yeniden tanımlanmıştır. Ancak mevcut enerji piyasasında santraller sadece ürettikleri enerji karşılığında ödeme aldıkları için bu santraller devre dışı kalmak zorunda kalmışlardır.
Sonuç olarak, günümüzde yenilenebilir enerji üretim teknolojileri ile beraber enerji piyasası ve geleneksel üretim tesislerinin rolleri yeniden tanımlanmalıdır. Bu noktada, elektrik piyasalarının üretim ve kapasite piyasaları olarak ikiye ayrılması yakın gelecekte kaçınılmazdır. Bizim önerimiz de Türkiye’de bir kapasite piyasası kurularak, dengeleme ve kapasite hizmeti sunan santrallere kapasite ödemesi yapılması yönündedir. Kapasite piyasalarının oluşturulması ülkemizde enerji piyasalarını geleceği için hayati öneme sahip bir konudur. Bu noktada kapasite piyasaları ve kapasite teşviki/ödemesi bir birinden tamamen ayrı ve karıştırılmaması gereken iki konudur. Bu iki kavram arasındaki farklar aşağıda sıralanmıştır.
Kapasite Teşviki Uygulaması: Emre amade tutulan kapasite karşılığında, santral çalışmadığı saatlerde, kapasite bedeli ödemesi alır. Bu bedel santral tipine göre ortalama bir santral baz alınarak, santralin sabit maliyetlerini belli bir süre içerisinde karşılayacak şekilde hesaplanabilir.
- Avantajları:
Bu sayede üretici fiyatları santralin çalışmasına imkân tanımasa dahi, santral sabit maliyetlerini karşılayabildiği için emre amade kalmaya devam edecek ve dengeleme ve arz güvenliği hizmeti sunmuş olacaktır.
Piyasadaki üreticilerin çok büyük bir bölümü piyasada kalmaya devam edecek ve ayrıca yeni kapasite yaptırımlarının önü açılacaktır. - Dezavantajlar:
Maliyet: Böyle bir uygulama durumunda ortaya yüksek maliyetler çıkabilecektir. Sonuçta bu maliyetler tüketiciye yansıtılacak ve tüketici fiyatlarında önemli artışlar olabilecektir. Bu durum son tahlilde ekonominin genel rekabetçiliğini azaltacaktır.
Bu sistem verimlilik ve rekabet esaslı olmadığı için esasen piyasa bozucu bir etki gösterebilir.
Rekabetçi olmayan santrallerin piyasada kalmasına neden olabilir.
Kapasite Piyasası Uygulaması: Bu uygulamada emre amade kapasite ekonomik bir emtia olarak tanımlanacak ve enerji gibi serbest piyasada ticareti yapılacaktır. Dolayısıyla kapasite bedeli piyasadaki kapasite ticaretinin bir sonucu olarak ortaya çıkacaktır. Kapasite, sistem operatörü tarafında serbest piyasadan tedarik edilecek ve daha sonra serbest piyasada ticareti yapılacaktır. Kapasite arzı bu şekilde oluşturulacak ve fiyatlanacaktır.
- Avantajları:
Santraller ürettikleri enerjinin yanı sıra emre amade tuttukları kapasite için de bir gelir elde edebilecekler ve ekonomik değerlerini artıracaklardır.
Kapasitenin değeri serbest piyasa dinamikleriyle belirlendiği için sadece verimli santraller bu sistemden faydalanacak ve sistemde yer almaya devam edecektir.
Rekabetçi piyasa sayesinde, kapasiteninim değeri şeffaf bir şekilde belirlenecek, devletin müdahalesine gerek kalmayacaktır.
Kapasite ödemelerinin, tüketici fiyatlarına etkisi minimize edilmiş olacak ve genel olarak ekonominin rekabet gücü artacaktır.
Esnek üretim ve yeni teknolojiler dolaylı olarak teşvik edilmiş olacaktır. - Dezavantajlar:
Kapasite piyasalarının ve finansal enstrümanların tasarlanması vakit alabilir.
*”Bu yazı Enerji Panorama dergisinin Kasım 2017 tarihli sayısı için özel hazırlanmış ve yayınlanmıştır. Yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Türkiye Enerji Vakfı’na aittir. Tekrar yayınlanması halinde kaynak gösterilerek bu sayfaya aktif bağlantı sağlanması zorunludur.”