2.9 C
Ankara
Wednesday, December 18, 2024
spot_img

“Rüzgarda YEKDEM’in Sonu Mu?”-“Is it the end of Renewable Energy Resources Support Mechanism for the wind?”

Kürşad Derinkuyu-TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi

Kürşad DERİNKUYU@Twitter

Rüzgar ihalelerinde ortaya çıkan negatif teklifler, bundan sonraki ihaleleri de etkileyecek bir güce sahip. Negatif fiyatlar, YEKDEM maliyetlerini azalttığından ihale sisteminin bu şekilde devam etmesi faydalı olabilir ancak üretimde oynaklığın azaltılabilmesi için YEKDEM’in devamlılığı da gerekiyor. Gelecekte YEKDEM’de kural değişikliğini araştırmakta fayda var…*

6 bin MW civarı kurulu gücüyle YEKDEM’de önemli bir kalemi oluşturan rüzgarda 710 MW kurulu güç büyüklüğünde yeni ihaleler geçtiğimiz Haziran ayında yapıldı. İhaleyi 4,6 ila 80 MW kurulu güç büyüklüğünde değişen 18 proje kazandı. Kazanan teklifler ise -1,61 ila 5.12 USDcent/kWh arasında teklifler ile ihaleyi kazanmış oldular. Kazanan projelerin 7 adeti pozitif iken 11 tanesi ise negatif tekliflerden oluştu. Negatif teklif verenler yerli katkı teşviği de dahil olmak üzere YEKDEM’den yararlanamayacaklar ve üzerine belirttikleri negatif teklif büyüklüğünü de üretim miktarınca ödemek zorunda kalacaklar.

Pozitif teklifle kazanan toplam 245MW kurulu güç büyüklüğündeki projelerin ağırlıklı ortalaması 4,15 USDcent/kWh olurken negatif teklif vererek kazanan toplam 465 MW kurulu güç büyükliğindeki projelerin ağırlıklı ortalaması -1,03 USDcent/kWh oldu. Bu da Piyasa Takas Fiyatları 2,2 USDcent/kWh üzerinde olduğu müddetçe (yerli katkı payını hesaba katmadığımızda ve eşit kapasite faktörü varsayımı altında) YEKDEM giderlerinde azaltıcı bir etkinin olacağını göstermektedir. Ayrıca negatif teklif verilmiş bölgelerde kapasite faktör beklentisinin daha yüksek olduğu da unutulmamalıdır.

Verilen tekliflerin anlamlılığına baktığımızda Tablo 1 bize kazanan teklif ile sonraki en iyi teklif arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Burada Aksaray-Kırşehir-Nevşehir bölgesindeki teklifin diğer tekliflerden koptuğunu görmekteyiz. Yine Kayseri-Niğde’deki tekliflerde de kazanan ile kaybeden arasında bir miktar fark mevcut. Adana ve Trakya bölgelerinde ise tekliflerin daha yakın olduğunu görmekteyiz. Bu da bize farkın yakın olduğu bölgelerde daha fazla bilgi birikiminin olduğunu gösterirken farkın açıldığı bölgelerde bilgi düzeyinin henüz yeterli olmadığına ve daha dikkatli analizler yapılması gerektiğine dair işaretler vermektedir.Negatif teklif ile kazanmış tekliflerin Piyasa Takas Fiyatı beklentilerini anlamak için o bölgedeki en düşük pozitif teklif ile karşılaştırma yapmamız yararlı olabilir. Kazanan teklifler bölgedeki en iyi pozitif teklif gelirine ulaşabilmek için ortalaması 3,91 olmak üzere 2,91 ila 4,58 USDcent/kWh PTF beklentisine ihtiyaç duymaktalar. Ayrıca bunun üzerine yerli katkı teşviği, PTF oynaklık riski ve TL/USD kur riskini eklememiz gerekmektedir.  Kazanan şirketlerden yapılan açıklamalara baktığımızda Trakya bölgesindeki kapasite faktörünün yüksekliği, teknolojik gelişmeler ile gelen verimlilik artışı beklentisi ve iki yılda bir süregelen %15-20 arası maliyet düşüşünün yine gerçekleşecek olması beklentisi bu fiyatların oluşmasında etkin olmuşa benzemektedir.
Diğer yandan petrol fiyatlarındaki düşüklük ve serbest olmayan tüketici fiyatlarındaki artışın piyasa fiyatlarını da yukarı götüreceği beklentisi hâlihazırdaki piyasa fiyatlarının dip noktasında olduğuna dair yatırımcılar üzerinde bir kanı oluşturmuş gibidir. Ancak yapılacak her yenilenebilir enerji yatırımının fiyatlara düşüş yönünde etki yapacağı unutulmamalıdır. Diğer yandan bütün sektörlerde yaşanan teknolojik gelişmeler maliyetleri düşürdüğü gibi fiyatları da düşürmektedir.

Uzun vadeli kur riskinde her ne kadar klasik teoride maliyetler er ya da geç piyasa fiyatlarını etkiler görüşü hâkim olsa da teşvik yapısının merit orderı bozması, yenilenebilir enerji üretiminde esas maliyetin kurulumda yaşanması ve düzenleyici otorite riskleri piyasa fiyatlarının kur ayarlaması yapmamasına sebep olabilir. Hâlihazırda Almanya’da üretici ve tüketici fiyat makası 1’e 6’ya çıkmış ve iki fiyat arasındaki ilişki son yapılan çalışmalarda anlamsız olarak gözükmektedir.(Bu oran Türkiye için yaklaşık 1’e 3’tür.)

Son olarak talep riski sadece olası ekonomik durgunluktan değil, ekonominin İngiltere’de olduğu gibi enerji yoğun sektörden hizmete kayması veya verimlilik artışından ötürü de yatırım hesabında dikkate alınması gereken önemli bir noktadır. Diğer yandan elektrikli araçların artışı ve Endüstri 4.0 bir fırsat olarak da düşünülebilir.
Sonuçları düzenleyici kurum açısından incelediğimizde negatif fiyatlar YEKDEM maliyetlerini azalttığından ihale sisteminin bu şekilde devam etmesi aslında faydalı olmaktadır. Ayrıca değişik bölgelerde teşvike hala ihtiyaç duyulabileceğinden, üretimde oynaklığın azaltılabilmesi için YEKDEM’in devamlılığının sistem için gerekli olduğu kanaatindeyiz.

Ancak YEKDEM’e ihtiyaç duymadan yapılacak projeler aynı zamanda en düşük maliyete odaklanacağından YEKDEM’in yerli üretimi teşvik ayağı aksayacaktır. Bu açığı YEKA’ların kapatacağı düşünülse de belki YEKDEM’de de bir kural değişikliği ihtiyacını araştırmakta fayda vardır.

*”Bu yazı Enerji Panorama dergisinin Ağustos 2017 tarihli sayısı için özel hazırlanmış ve yayınlanmıştır. Yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Türkiye Enerji Vakfı’na aittir. Tekrar yayınlanması halinde kaynak gösterilerek bu sayfaya aktif bağlantı sağlanması zorunludur.”

Turkish article.

Kürşad Derinkuyu-TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi

Kürşad DERİNKUYU@Twitter

Rüzgar ihalelerinde ortaya çıkan negatif teklifler, bundan sonraki ihaleleri de etkileyecek bir güce sahip. Negatif fiyatlar, YEKDEM maliyetlerini azalttığından ihale sisteminin bu şekilde devam etmesi faydalı olabilir ancak üretimde oynaklığın azaltılabilmesi için YEKDEM’in devamlılığı da gerekiyor. Gelecekte YEKDEM’de kural değişikliğini araştırmakta fayda var…*

 

6 bin MW civarı kurulu gücüyle YEKDEM’de önemli bir kalemi oluşturan rüzgarda 710 MW kurulu güç büyüklüğünde yeni ihaleler geçtiğimiz Haziran ayında yapıldı. İhaleyi 4,6 ila 80 MW kurulu güç büyüklüğünde değişen 18 proje kazandı. Kazanan teklifler ise -1,61 ila 5.12 USDcent/kWh arasında teklifler ile ihaleyi kazanmış oldular. Kazanan projelerin 7 adeti pozitif iken 11 tanesi ise negatif tekliflerden oluştu. Negatif teklif verenler yerli katkı teşviği de dahil olmak üzere YEKDEM’den yararlanamayacaklar ve üzerine belirttikleri negatif teklif büyüklüğünü de üretim miktarınca ödemek zorunda kalacaklar.

Pozitif teklifle kazanan toplam 245MW kurulu güç büyüklüğündeki projelerin ağırlıklı ortalaması 4,15 USDcent/kWh olurken negatif teklif vererek kazanan toplam 465 MW kurulu güç büyükliğindeki projelerin ağırlıklı ortalaması -1,03 USDcent/kWh oldu. Bu da Piyasa Takas Fiyatları 2,2 USDcent/kWh üzerinde olduğu müddetçe (yerli katkı payını hesaba katmadığımızda ve eşit kapasite faktörü varsayımı altında) YEKDEM giderlerinde azaltıcı bir etkinin olacağını göstermektedir. Ayrıca negatif teklif verilmiş bölgelerde kapasite faktör beklentisinin daha yüksek olduğu da unutulmamalıdır.

Verilen tekliflerin anlamlılığına baktığımızda Tablo 1 bize kazanan teklif ile sonraki en iyi teklif arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Burada Aksaray-Kırşehir-Nevşehir bölgesindeki teklifin diğer tekliflerden koptuğunu görmekteyiz. Yine Kayseri-Niğde’deki tekliflerde de kazanan ile kaybeden arasında bir miktar fark mevcut. Adana ve Trakya bölgelerinde ise tekliflerin daha yakın olduğunu görmekteyiz. Bu da bize farkın yakın olduğu bölgelerde daha fazla bilgi birikiminin olduğunu gösterirken farkın açıldığı bölgelerde bilgi düzeyinin henüz yeterli olmadığına ve daha dikkatli analizler yapılması gerektiğine dair işaretler vermektedir. Negatif teklif ile kazanmış tekliflerin Piyasa Takas Fiyatı beklentilerini anlamak için o bölgedeki en düşük pozitif teklif ile karşılaştırma yapmamız yararlı olabilir. Kazanan teklifler bölgedeki en iyi pozitif teklif gelirine ulaşabilmek için ortalaması 3,91 olmak üzere 2,91 ila 4,58 USDcent/kWh PTF beklentisine ihtiyaç duymaktalar. Ayrıca bunun üzerine yerli katkı teşviği, PTF oynaklık riski ve TL/USD kur riskini eklememiz gerekmektedir.  Kazanan şirketlerden yapılan açıklamalara baktığımızda Trakya bölgesindeki kapasite faktörünün yüksekliği, teknolojik gelişmeler ile gelen verimlilik artışı beklentisi ve iki yılda bir süregelen %15-20 arası maliyet düşüşünün yine gerçekleşecek olması beklentisi bu fiyatların oluşmasında etkin olmuşa benzemektedir.
Diğer yandan petrol fiyatlarındaki düşüklük ve serbest olmayan tüketici fiyatlarındaki artışın piyasa fiyatlarını da yukarı götüreceği beklentisi hâlihazırdaki piyasa fiyatlarının dip noktasında olduğuna dair yatırımcılar üzerinde bir kanı oluşturmuş gibidir. Ancak yapılacak her yenilenebilir enerji yatırımının fiyatlara düşüş yönünde etki yapacağı unutulmamalıdır. Diğer yandan bütün sektörlerde yaşanan teknolojik gelişmeler maliyetleri düşürdüğü gibi fiyatları da düşürmektedir.

Uzun vadeli kur riskinde her ne kadar klasik teoride maliyetler er ya da geç piyasa fiyatlarını etkiler görüşü hâkim olsa da teşvik yapısının merit orderı bozması, yenilenebilir enerji üretiminde esas maliyetin kurulumda yaşanması ve düzenleyici otorite riskleri piyasa fiyatlarının kur ayarlaması yapmamasına sebep olabilir. Hâlihazırda Almanya’da üretici ve tüketici fiyat makası 1’e 6’ya çıkmış ve iki fiyat arasındaki ilişki son yapılan çalışmalarda anlamsız olarak gözükmektedir.(Bu oran Türkiye için yaklaşık 1’e 3’tür.)

Son olarak talep riski sadece olası ekonomik durgunluktan değil, ekonominin İngiltere’de olduğu gibi enerji yoğun sektörden hizmete kayması veya verimlilik artışından ötürü de yatırım hesabında dikkate alınması gereken önemli bir noktadır. Diğer yandan elektrikli araçların artışı ve Endüstri 4.0 bir fırsat olarak da düşünülebilir.
Sonuçları düzenleyici kurum açısından incelediğimizde negatif fiyatlar YEKDEM maliyetlerini azalttığından ihale sisteminin bu şekilde devam etmesi aslında faydalı olmaktadır. Ayrıca değişik bölgelerde teşvike hala ihtiyaç duyulabileceğinden, üretimde oynaklığın azaltılabilmesi için YEKDEM’in devamlılığının sistem için gerekli olduğu kanaatindeyiz.

Ancak YEKDEM’e ihtiyaç duymadan yapılacak projeler aynı zamanda en düşük maliyete odaklanacağından YEKDEM’in yerli üretimi teşvik ayağı aksayacaktır. Bu açığı YEKA’ların kapatacağı düşünülse de belki YEKDEM’de de bir kural değişikliği ihtiyacını araştırmakta fayda vardır.

*”Bu yazı Enerji Panorama dergisinin Ağustos 2017 tarihli sayısı için özel hazırlanmış ve yayınlanmıştır. Yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Türkiye Enerji Vakfı’na aittir. Tekrar yayınlanması halinde kaynak gösterilerek bu sayfaya aktif bağlantı sağlanması zorunludur.”

TENVAhttps://www.tenva.org
Türkiye Enerji Vakfı (TENVA), enerji kaynakları, teknolojileri, politikaları ve enerji piyasalarında gerçekleşmekte olan ulusal ve uluslararası gelişmelere aktif katkı sunmak için 2012 yılında faaliyetlerine başladı. Enerji sektörüne özel Türkiye'nin ilk ve tek düşünce kuruluşu olmanın verdiği ağırlıkla çalışmalarını gerçekleştiren TENVA bünyesinde; Enerji Teknolojileri ve Sürdürülebilirlik Araştırma Merkezi, Uluslararası Enerji Politikaları ve Diplomasisi Araştırma Merkezi, Enerji Piyasaları ve Düzenleyici İşlemler Araştırma Merkezi yer almaktadır. TENVA, dünya piyasalarındaki eğilimler ve politik gelişmeler dikkate alınarak; uluslararası bir bakış ve disiplinler arası bir anlayış ile sektörü ele alıyor ve bu anlayış çerçevesinde 2013 Haziran ayından bu yana aylık olarak Enerji Panorama dergisini yayınlıyor.

Benzer

Sosyal Medya

513BeğenenlerBeğen
431TakipçilerTakip Et
13,416TakipçilerTakip Et

Haber bültenimize abone ol

E-Bülten abonemiz olun, enerji sektörüne dair en güncel haberler ve duyurular her hafta e-posta adresinize gelsin.

spot_img

En Son Haberler