Küresel ısınmanın dünya üzerindeki olumsuz etkilerini bertaraf etmek için yenilenebilir enerji endüstrisine önümüzdeki çeyrek yüzyıl içinde 12.1 trilyon dolarlık harcama yapılması gerekiyor. Tahminlerin %75’i yenilenebilir enerji sektörünün çok daha hızlı büyüyeceğine işaret ediyor.*
30 Kasım-11 Aralık 2015 tarihleri arasında Paris’te gerçekleştirilen İklim Zirvesi’nde (COP21 Zirvesi) sera gazlarının kontrol altına alınması konusunda 195’ten fazla ülke için bir çerçeve plan belirlendi. Paris Anlaşması’nı uygulamak için yöntem arayışında olan politika yapıcılarını bekleyen en önemli zorluk ise sürecin gerektirdiği maliyet noktasında kilitleniyor.
Yatırımcıların ve çevrecilerin önderliğinde, Bloomberg New Energy Finance ve Boston merkezli sürdürülebilirlik kuruluşu Ceres tarafından yapılan çalışma, rüzgar parklarının, güneş enerjisi çiftliklerinin ve fosil yakıtlara alternatif diğer tüm yenilenebilir kaynakların önümüzdeki 25 yıl içinde hükümetin destek mekanizması ile birlikte yükselişe geçeceğini ortaya koyuyor. Özel yatırımların da aracılığıyla yenilenebilir enerji projelerinin değeri 6.9 trilyon dolara ulaşacak.
Londra merkezli araştırma grubu Bloomberg New Energy Finance’in kurucusu Michael Liebreich: “Bunu başarabilmek için yatırım hacminin iki katından daha yüksek seviyelere çıkması gerekli. Önümüzdeki üç beş yıl içerisinde bu seviyelere ulaşılmak iş dünyasının başrolde olması ile mümkün. Aradaki farkın kapatılması yatırımcılar için hem bir zorluk hem de bir fırsat olarak görülebilir” diyor.
Bloomberg’in hesaplamalarına göre, bu süre içerisinde gerekli olan yıllık harcama miktarı ortalama 484 milyar dolar. 2015 yılında 329 milyar dolarlık rekor seviyede yenilenebilir yatırımı gerçekleşse de, bu miktar Paris Anlaşması’nda taahhüt edilenleri yerine getirmek için yeterli görünmüyor.
Uluslararası Enerji Ajansı ise bu taahhütlerin 2030 yılına kadar 13.5 trilyon dolarlık maliyet gerektirdiğini hesaplarken hedeflenen sıcaklığın (Küresel ortalama sıcaklık artış limitinin 1,5 ila 2 derece arasında sınırlandırılması) korunmasına yardımcı olmak için ise 3 milyar dolarlık ek maliyet öngörüyor. Bu hesaplar sadece yenilenebilir enerjiye ilişkin rakamlar değil; enerji verimliliği önlemleri de bu kapsamda sayılıyor.
Çalışmaların ortak sonucu; politika yapıcıların, çok daha büyük boyutlarda sermaye akışını sağlayacak istikrarlı ve uzun vadeli politikaları hayata geçirmesi gerektiğini gösteriyor. Paris Anlaşması bu açıdan belirli bir ivme sağlamış olsa da hem kamu hem de özel sektör tarafına düşen pek çok sorumluluk var. Tüm bunların başında yenilenebilir yatırımlarında istikrar sağlamak geliyor. Dileriz Aralık ayından bu yana gelen ivme, tüm dünya tarafından önemsenen kalıcı bir mesaj olur.
Kaynak: 2016 Bloomberg News
*”Bu yazı Enerji Panorama dergisinin Mart 2016 sayısı için özel hazırlanmış ve yayınlanmıştır. Yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Türkiye Enerji Vakfı’na aittir. Tekrar yayınlanması halinde kaynak gösterilerek bu sayfaya aktif bağlantı sağlanması zorunludur.”
Küresel ısınmanın dünya üzerindeki olumsuz etkilerini bertaraf etmek için yenilenebilir enerji endüstrisine önümüzdeki çeyrek yüzyıl içinde 12.1 trilyon dolarlık harcama yapılması gerekiyor. Tahminlerin %75’i yenilenebilir enerji sektörünün çok daha hızlı büyüyeceğine işaret ediyor.
30 Kasım-11 Aralık 2015 tarihleri arasında Paris’te gerçekleştirilen İklim Zirvesi’nde (COP21 Zirvesi) sera gazlarının kontrol altına alınması konusunda 195’ten fazla ülke için bir çerçeve plan belirlendi. Paris Anlaşması’nı uygulamak için yöntem arayışında olan politika yapıcılarını bekleyen en önemli zorluk ise sürecin gerektirdiği maliyet noktasında kilitleniyor.
Yatırımcıların ve çevrecilerin önderliğinde, Bloomberg New Energy Finance ve Boston merkezli sürdürülebilirlik kuruluşu Ceres tarafından yapılan çalışma, rüzgar parklarının, güneş enerjisi çiftliklerinin ve fosil yakıtlara alternatif diğer tüm yenilenebilir kaynakların önümüzdeki 25 yıl içinde hükümetin destek mekanizması ile birlikte yükselişe geçeceğini ortaya koyuyor. Özel yatırımların da aracılığıyla yenilenebilir enerji projelerinin değeri 6.9 trilyon dolara ulaşacak.
Londra merkezli araştırma grubu Bloomberg New Energy Finance’in kurucusu Michael Liebreich: “Bunu başarabilmek için yatırım hacminin iki katından daha yüksek seviyelere çıkması gerekli. Önümüzdeki üç beş yıl içerisinde bu seviyelere ulaşılmak iş dünyasının başrolde olması ile mümkün. Aradaki farkın kapatılması yatırımcılar için hem bir zorluk hem de bir fırsat olarak görülebilir” diyor.
Bloomberg’in hesaplamalarına göre, bu süre içerisinde gerekli olan yıllık harcama miktarı ortalama 484 milyar dolar. 2015 yılında 329 milyar dolarlık rekor seviyede yenilenebilir yatırımı gerçekleşse de, bu miktar Paris Anlaşması’nda taahhüt edilenleri yerine getirmek için yeterli görünmüyor.
Uluslararası Enerji Ajansı ise bu taahhütlerin 2030 yılına kadar 13.5 trilyon dolarlık maliyet gerektirdiğini hesaplarken hedeflenen sıcaklığın (Küresel ortalama sıcaklık artış limitinin 1,5 ila 2 derece arasında sınırlandırılması) korunmasına yardımcı olmak için ise 3 milyar dolarlık ek maliyet öngörüyor. Bu hesaplar sadece yenilenebilir enerjiye ilişkin rakamlar değil; enerji verimliliği önlemleri de bu kapsamda sayılıyor.
Çalışmaların ortak sonucu; politika yapıcıların, çok daha büyük boyutlarda sermaye akışını sağlayacak istikrarlı ve uzun vadeli politikaları hayata geçirmesi gerektiğini gösteriyor. Paris Anlaşması bu açıdan belirli bir ivme sağlamış olsa da hem kamu hem de özel sektör tarafına düşen pek çok sorumluluk var. Tüm bunların başında yenilenebilir yatırımlarında istikrar sağlamak geliyor. Dileriz Aralık ayından bu yana gelen ivme, tüm dünya tarafından önemsenen kalıcı bir mesaj olur.
Kaynak: 2016 Bloomberg News